Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

furkancan

furkancan
@munzevifikir
YYÜ || AÜ || Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı YL
Sabitlenmiş gönderi
"En kusursuz cinayet, yaşama sevincini öldürmektir."
Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Acının en kötüsünü ben yaşamalıyım Ne gelecekse başıma en kötüsü gelmeli Seveceksem en derinden sevmeliyim Nefretim kinimde boğulacak cinsten olmalı."
furkancan
furkancan
"Vazgeçiyor olmaktan yıldım. Artık bende inanmak istiyorum."
furkancan
furkancan
Reklam
Bir milleti ilerlemekten alıkoyan inat hâlini almış zihniyetler vardır ki, işte bu inat, bu kör taassup yıkılmalıdır. Ammâ bir milletin rûhuna, zevkine, sanatına ve duygularına sûikast edip onu bir başka milletin harsî ve hissî boyunduruğuna körü körüne bağlamak, işte tehlike budur, buradadır. Bir milletin dîni, dili, duygusu en büyük silâhı ve en yenilmez müdafaa âletidir. Bunların bozgunu ise en kötü ahlâk düşkünlerini ve neticede en korkunç kayıpları hazırlar.
Sayfa 78 - Kubbealtı
Hiç Issız bir kalabalığın sessiz hıçkırıkları ürkütüyor karanlığı. Bilinmezlik, en açık haliyle haykırıyor varlığını. Ruh, dehşete düşüren bir sakinliğin deliliğini yaşıyor. Gönül, sevgiden nefretini dile getiriyor. Bakacak yönü yok aynaların. Yüzleşecek gözler bulunamıyor artık. Geçmiş birtürlü barışmıyor benle. Gelecek yüzüme bile bakmıyor. Bugün ise yokmuşum gibi davranıyor. En ağırıda bu oluyor. Nereye kaçsam kendime rastlıyorum. En yakın uzaklarda buluyorum sırlarımı. Özlemi, nefretimle besliyorum. Sevgimi acıyla… Karanlık yönlerime rastlıyorum kaybolduğum tenha sokaklarımda. Aynada göremiyorum kendimi. Başkası oluyor her seferinde konuştuğum. Göz göze geldiğim bensiz oluyor belki de.
furkancan
furkancan
"Bir milletin dili sûikaste uğrayarak yarı yarıya kaybolmuş ise ne ilimde ne sanatta sivrilmiş adam yetiştirmesi mümkündür. Bu yüzden de işte mîmârîmiz de, mûsikîmiz de, şiirimiz de taklitçilik ve kopyacılıktan ileri geçememektedir. Evvelâ Türkçe enkaz hâlinden kurtarılarak ciddiyetle inşâ edilmek ve ona ilmî bir hüviyet verilmek gerektir."
Reklam
“Bir kişinin bir kelimeyle kastettiği bir diğerininkiyle tam tamına aynı değildir ve her farklılık, ne kadar küçük olursa olsun, sudaki bir halka gibi yayılır dilin bütününe. Bu yüzden her anlama aynı zamanda bir anlamama, düşünce ve duygulardaki her mutabakat aynı zamanda bir ayrılıktır”
metis
Biz ne isteriz de sen vermezsin? Senin için güçlük yok, akşam ve sabah da yok... Yâ Rabbî bizden murâdın ne ise bize onu müyesser eyle... O murâdın ki kullarında ihlâs ve safâ ve ahidlerinde sıdk ve vefâdır, ondan ayırma! Bizi bizsiz senden sana ulaştır ve şükrün yolunu bize müyesser et ki tâat ve hizmette seninle olalım. İlâhî, yüzümüzü îman ve islâm kıblesinden, ayağımızı tevhîd ve îkan yolundan ayırma. Bizi nice bayramlara hayırla ulaştır.
Birileri hakkında kanaat edinirken adaleti sanki atımızın terkisinde taşıyormuşuz gibi düşünüyor, daha doğrusu öyle varsayıyoruz. Adalet, yüksek sesle söylediğimiz şeylerin hatırına gelir, otağını içimize kurar sanıyoruz. Ne zaman öyle olmuş ki? Ne zaman adalet, kendindeki kusura körleşen göze basiret, öze feraset kılınmış ki? Ne zaman derinliğinde idrak olmayan sığ zihinlerde binasını inşa etmiş ki? Ne zaman hak etmeyenin zihninde, kalbinde, insanlığında bir şuur olarak birikmiş ki?
454 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.