Yaşlı, yoksul bir kâtip ve yakından akrabası olan küçük bir kız ile aralarında kurmuş oldukları dostâne mektuplaşmaları içeren, dili sade, anlaşılır bir kitap olan İnsancıklar kitabı bende hoş bir tad bıraktı. Yoksulluklarını ve kimsesizliklerini paylaşmaları, yer yer insanlar üzerinde tahliller yapmaları, hayatın tatsız ama var olan gerçeklerini gözler önüne sermeleri, birbirlerini yaralarıyla tamamlamaları ve bu denli anlamaları birbirlerini...
Hayatın var olan gerçeği yoksulluk, yokluk bu denli kasıp kavurmaktayken ve hatta hasta yatağa düşürmekteyken insanları bir kurtuluş bir çıkış yolu aramaları ikisininde...
Varvara hanımın yük olma korkusu ve bunda ki mahcubiyeti Makar beyin dudak uçuklatan fedakarlıkları... bunlar ve daha fazlası beni hapsetti kitaba.
Kitapta dikkatimi en çok çeken kısım ise; yaşlı kâtip olan Makar Devuşkin bir mektubunda "Gurura her şeyden daha çok değer veririm." deyip sonra ki mektupların da ise gururunu ayaklar altına alacak tavırlar sergilemesiydi. Bundan mütevellit kitap boyu zihnimde 'biz insanlar neye çok değer verirsek neyi çok önemsersek onu kaybetmekte mâhiriz ve bununlada meşhuruz' cümlesi yankılandı. Varvara hanımın varlığı mutluluk verirken Makar beye, onu sevgisiyle bu denli kuşatmışken sonunda beklemediğim bu ayrılık yıktı benide.
"Ah Varvaracığım mektuplarımı artık kime yazacağım biriciğim ?" şu ifadelerde ki çaresizlik ve acıyı aşamadım içimde.