"Bütün bu arayışlar, bütün bu dünyalar... Birbirimize bunca benzer olup da bunca uzak dünyalarda nasıl yaşayabiliyoruz?"
Kirpinin Zarafeti, her şeyin farkında olan insanların, anlayışlarının bedelini içedönüklükle nasıl ödediklerini gösteriyor bize. Kapıcı olmasına rağmen, beklentiler doğrultusunda yaşamayıp sanata, sinemaya, müziğe derin bir ilgi duyan başkahramanımız Renee, sıradan bir kapıcıymış gibi davranarak kendini gizlemeyi tercih ediyor. Çünkü olağanüstü bir kapıcıdan kimse hazzetmez.
Gösteriş meraklısı ve vurdumduymaz yetişkinler arasında, içinde bulunduğu dünyaya ait hissetmeyen küçük kızımız Palome, on üçüncü yaş gününde intihar etmeyi planlıyor. Son derece zeki olmasına rağmen katlanamadığı insanlar yüzünden kaçma eğiliminde. O da tıpkı Renee gibi kendini gizliyor. Apartmana taşınan bir Japon beyefendi aracılığıyla tanışıyor ikili. Bambaşka hayatları yaşamalarına rağmen; ortak ilgilere, hislere ve eleştirilere sahip kafa dengi iki insan...
Sıradan insan diye bir şeyin olmadığını, özüne inildiğinde herkesin özel ve güzel ayrıntılardan oluştuğunu hissettiriyor. İnsan ömrünün abartılmayacak bir şey olduğunu, yine de tutkularımız, insanlarımız ve güzel birkaç an için yaşamaya değeceğini düşündürüyor.
Dili son derece akıcı bir kitaptı. Felsefe üzerine yazılanlar biraz sıkmış olsa da naifliği ve etkileyiciliği tartışılmazdı. Kesinlikle tavsiye ederim. Okuyanlara ve okumayı düşünenlere keyifli okumalar dilerim.