Ben bir Albertine olduysam eğer bu kitabı defalarca okuduğumdan..
Metaryalistler, gerçekçiler ve Proust'un sezgisel var olma teorisi. Varlığını hissetmiyorsanız yok mudur ? Proust gibi düşünüyorsunuz zihninizde varlığını yitirenler, yoktur. Sezgisel olarak olmayan Ay bile, sizin hayatınızda aslında hiç olmamıştır.
Bu felsefesini severek okumaya başladım kitabı. Proust felsefesi hakkında derin araştırmalar yaparsanız kitap okumaktan daha zevkli olduğunu anlayacaksınız.
Biz sevmesek onlar aslında yoklar.
Hiç önemsemediği, varlığını hiçe saydığı, gözlerinin de kalbinin de görmezden geldiği Albertine gitti. Istırap o an layık olduğu yere uzun süre kalmak için yerleşti.
Birini anlamak imkansızdı onun için. Albertine'in gidişiyle bunu öğrenmişti. Bir insan öylesine severken, bağlıyken nasıl hiçbir şey söylemeden, veda etmeden gidi verirdi. Nasıl katlanıyordu ölmeden. Aşkına karşılık bulamadığı günlere nasıl dayandıysa öyle dayanıyordu belki de.
Proust insanlara sevme dersi veriyor. Ruhumuzun derinliklerinde hissedilenleri ancak kaybettiğimizde gün yüzüne çıkarıyoruz. Böylece birine karşı duyulan arzu, sevgi, merhamet duygusu yerini ıstıraba bırakıyor.
Kitabı okumak çok zor. İnsanın doğumundan ölümüne hissettiği her duyguya yer vermiş. Psikolojisi üzerinize çöküyor ve ruhunuzu kitaba teslim ediyorsunuz. Her satırda yazar ne hissettirmek istediyse onu hissediyorsunuz.
Kitap bittiğinde var olduğuna inandığınız her şeyi sorgulayabilir hatta birçoğunun hiç olmadığına kanaat getirebilirsiniz..