Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönüllerini vefa membaından nasiplendirenler, ateş gibi olan nefislerini gül bahçesi haline getirilmişler demektir. O öyle bir gül bahçesidir ki, içinde zikir gülleri, tesbih bülbülleri, iman ve İrfan çimenleri, ilahi lütuf çiçekleri ve amel-i salih ırmakları vardır.
Hâlbuki vefâ, İslâmi şiarlardan biri ve belki de en esaslısıdır. Gerçi İslâm nazarında esasların esâsı imandır. Fakat imanın aynı zamanda bir vefakarlık tezahürü olduğu da muhakkaktır. Zira vefa, ahte riayet, yani verilen sözde durmadır. İman da ruhlar aleminde Rabb'i tasdik ve ikrara bu dünyada sadakat gösterilmesi, yani netice itibarıyla bir vefakarlıktır.
Reklam
Zekat zarfının içine "" kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Allah razı olsun"" diyen Muhterem Musa Topbaş...
"insan öğrendiğini Allah için öğrenecek ve Allah için yapacakdır."
Abdulkadir Geylânî Hz. Buyuruyor ki:
"Ey ahali! Hayat kapısı açık bulunduğu müddetçe onu ganimet bilin. Hayatta oldukça onu değerlendirin. Zira yakında o kapı size kapanacak. Ömürleriniz tamamlanacak, hayatınız sona erecekdir."
"Cenab-ı Hakk'ın bir kuluna en büyük nimetlerinden biri, o kuluna aczini bildirmesidir.Bu maneviyat yolunda kazandığım belki de en büyük nimet, hatalarımı görmem oldu.Rabb'ime karşı müflisliğimi idrak ettim. Böylece kimsenin hatasını görmeye ve onunla uğraşmaya takatim kalmadı. Hamdolsun, bütün bunların şükrü içindeyim.." Musa Efendi-rahmetullahi aleyh
Reklam
Gözünü lüzumsuz şeylerle meşgul edip,aklını dağıtma.Çünkü böyle hareketler insandaki dünya muhabbetini ve şehvetini artırır.
Kin ve hileden temizlenmiş nefslerden cedel ve münakaşa arzusu çıkarılıp atılmıştır.Nefste kin ve hile bulundukça insanın içinde cedel ve münakaşa duygusu da bulunur.İnsanın içinden çekişme duygusu çıkınca,dışında da bunun eseri kalmaz.
Hakkı söylemenin dışında münakaşa ve cedeli terkedip öfkeden uzak durarak yumuşak davranmak sufiye ahlakındandır.Çünkü nefsler,cedel ve münakaşayı sevenlerde daha ataktır.
Abdülkadir Geylânî (ks) buyurur :
Kalbindeki düşünceleri, tasaları, endişeleri at. Bir tek tasan olsun. O da Allah'a lâyık bir kul olup olmamak endişesi olsun. İşte bu mertebeye ulaşabildiğin an, bütün diğer tasalarına Allah kâfidir. Onları o karşılar ve senden yok eder, senin tasan, senin ulvî gâyen, senin için en mühim olandır. Eğer bütün tasan, gâyen Allah ise; bütün himmet ve gayretini ona lâyık bir kul olmağa hasrediyor isen,sen dünya ve âhirette onunla berabersin...
Reklam
Rasûlullah (sav) şöyle buyuruyorlar: "Sahabelerim,doğru yönü bulmaya yarayan yıldızlar gibidir.Hangisine uyarsanız,doğru yolu bulursunuz."
Allah Teala'ya Hakîkî Sevginin Nişanları
Allah Teâlâ'ya muhabbet, bulunmaz bir cevherdir. Muhabbet dâvâsında bulunmak kolaydır. Bir kimse kalkıp kendini âşıklardan sayabilir, fakat hakîkî sevginin, bürhanları, nişanları vardır ki, insan bunları aramalıdır. Bunlar yedidir: 1- Ölüme îtibar etmez.Bu vadide hiç bir dost, dostun dîdârını mekan içinde aramaz. Dostumu öldükten sonra görürüm, aceleye lüzûm yok, diyorsa âşık değildir.Aşıkın ölümü, bildiğimiz ölüm olmayıp,bir âlemden arzuladığı âleme intikal demek olduğundan, ölümü arzulamak ona zor değildir. 2- Allah dostu, dostuna neyi varsa fedâ eder. Kendini dostuna yakın kılacak en küçük bir hareketi terk etmez ve dostu üzecek en küçük hareketten şiddetle sakınır. Bu vasıfta olmayan ve dosta götürecek vesileyi aramayan âşık değildir. 3- Dostunun zikri her an gönlünde tazedir. Bir zorluk olmadan, onun sevdasına tutulmuştur. Dost dostunu durmadan zikreder. Onu bir an unutursa, dostluğunda noksanı var demektir. 4- Kur'ân ki dostun kelâmıdır. Rasûl ki, dostun rasûlüdür. Kur'ân'a ve Rasûle mensup ne varsa dost aşkına sever, onun kullarına, onun yarattığı her şeye, onun aşkına şefkat gösterir. 5- Halvet ve münâcaata düşkün olur. Gece olduğu zaman, her türlü zahmeti bir tarafa bırakır ve dostuyla halvette kalmak için münâcaata koyulur. Dostu onu beklerken gece sabaha kadar uyuyan sakın dostluktan bahsetmesin! 6- İbadet kolay gelir, ağırlığı kalkar. Kimin dostluğu sağlam ise, hiç bir şeyde, ibâdette bulduğu zevki bulmaz. İbadetten başka herşeyden sıkılır. 7- Dost'un kullarına mûtî ve müşfik olur.Dostuna isyan edenlere ve kâfirlere karşı şiddetli olur.
Rabiâ-i Adevviyye şöyle buyurur :
İsyan edersin,sonra da dersin "severim" Bu halin acaiptir,yemin ederim. İtaat ederdin,sevseydin gerçekten, Sevdiğine mutlaka itaat eder seven.
Allah Teala'yı ve Rasûlünü sevmek;
• Emirlerini yapmak, • Yasaklarından kaçınmak, • Bu emirlere karşı saygılı ve edebli olmaktır. • Salihleri severek onlardan faydalanmak için onların yaptıklarını yapmak lazımdır.Çünkü onlar gibi hareket ederse,o da onlar gibi olur.
Her kulun anlayış, seziş kabiliyeti zekası, değişik olması bakımından Muhterem Üstad Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu (ks) hazretleri sâliklerine, lüzûmlu olan ana hatlar üzerinde izahat verirler, istikamet, • ihlaslı olmak, • az yemek, • az konuşmak, • az uyumak, • harama helâle dikkat etmek ve • edebi muhafaza hususunda ısrarla dururlar; furûata geçmezlerdi. Yani ağacın köküne sarılmağı tavsiye ederler, dalları hususunda fazla meşgul olmazlar, sâlikleri kendi hâllerine bırakırlardı. Çünkü ihlas ile köke sarılan yani Kur'ân-ı Kerîm ahkâmına, sünnet-i seniyeye sarılan zaman gelir, onun dallarından, yapraklarından, hatta meyvelerinden bile istifade eder.
Füruat : sözlükte dallar, budaklar, şubeler, önemi ikinci derece olan hususlar demektir.Kitabı okudu
663 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.