İskender Pala daha önceki kitaplarında az çok fikir sahibi olduğumuz daha çok Divan edebiyatı ve Osmanlı etrafında şekillenen hikayelerle romanlarını oluşturuyordu, bu kitabında hem Lidya hem Pers İmparatorluğu, Millattan öncesinde geçen hikayesiyle daha öncesinde en azından benim sadece parayı icat ettik ettiklerini bildiğimiz Lidyalılar hakkında fazlasıyla fikir sahibi olmamızı, bu topraklarda Bizans, Romalılar, Selçuklu ve Osmanlının da öncesinde büyük devletlerin yer aldığını hatırlamamızı ve bu devletlerin eserlerinin de bilinip, görünmesi gerektiğini hatırlatan bir eser yaratmış.
Ana karakterlerin yaşam öykülerinin hala ve tekrar tekrar yaşanıyor olması, gelecekte bizden sonrada aynı şekilde yaşanacak olması, insanoğlunun geçmişinde yaptığı hatalardan ders almadığını, aynı hikayelerde sadece isimlerin değiştiğini zaman içinde iyi ile kötünün savaşının durmaksızın devam ettiğini anlatıyor.
Sonuç olarak yine üzerinde düşünülmüş emek harcanmış bir kitap, kitabı okuduktan sonra da hem bu topraklarda yaşayan Lidyalıları ve hayatlarını, hem de arkalarında bıraktıkları paha biçilmez hazineleri merak ediyorsunuz.