Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Rumeysa
Rumeysa
@naifceokur
204 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Elsa hedefindeki üniversiteye gitmek için iyi bir lise olan Royal Elite Okuluna gider ve her şeyin güzel olacağına yeni hayatının ilk gününde bu hayallerinin suya düşeceğini bilemez tabi. Okulun varisi, Aiden King'in onu hedef alarak "Seni mahvedeceğim" sözleriyle REO'daki iki yılı zorbalıklarla geçerken kendini derslerine
Aşk kitap diyebilir miyiz? Evetttt deriz çünkü Sergei Belov var.
Babasını öldüren adamla evlenmemek için yardım alarak kaçar ama sonra Rus mafyasında şöhreti Öldüm Makinası olan adamın esiri olmak mı ah be Angelina neler çektin.
Sergei'yi diğer iki kitaptan bildiğim ve onu çok merak ettiğim için hemen okudum ve aşık oldum. Sergei geçmişinde çıktığı görevlerden dolayı TSSB olan birisi ve bence Angelina'ya ilk başta bu yüzden yardım etti geçmişinde emirlere uyarak kadınları kurtaramadığı için ama sonra tabi Angelinayla arasında tutkulu ve şefkatli bir ilişki başlıyor.
Sergei aşırı akıllı ve kıvrak zekâya sahip deli falan dedik ama adam baya zeki özelliklede şu mafya işlerini hallederken yaptığı planlar ve bir adım sonrasını tahmin etmesi falan hayran bıraktı.
İkili favorim oldu diyebilirim ama bir üstü gelir mi bakacağız atık yazarın kalemi baya akıcı ve güzel sıkmıyor ve tavsiye ederim tam çerezlik kitap.
İlk kitaptan sonra hemen okumaya gittim meraktan ve sıkıldığım için ama doğrusu öyle pek bir şeyi de yokmuş. O güçlü dediğim kadın karakterin yerine saçma sapan davranan bir kadın karakter gelmiş ve konudan olaylardan bağımsız bir şekilde sürekli olarak smut sahnenin olduğu bir kitaba dönüşmüş. Aslında konu ve olaylar güzel olabilecekken yazar bir şekilde bunu mahvetmeyi başarmış diyebilirim. Konuyu biraz daha ele alsa alında tam mükemmel entrikalı bir kitap olacak ama vermiş smutu bitirmiş anlatım şeklini resmen.
Hayal kırıklığı ne yazık ki.
Okur Takip Önerileri
Herkesin övdüğü kitabı koşarak okumaya gittim. Klasik cadı-iblis konulu ve onların çatışmasıyla ilerleyen bir konusu var.
Kadın karakter güçlerini kullanmayı bildiği ve baş eğmediği için sevdim ama konunun yeteri kadar anlatılmadığı ve smutun fazla olduğu bu kitapta sönüp gitti diyebilirim.
Öyle aman aman bir konusu yoktu ve olay aksa da daha çok smut olduğu için sevmedim. Elinizde kitap yoksa okunur ama onun dışında pek tercih etmem.
Kendine özgün fantastik ve gotik havasıyla beni kendine aşık eden bir kitap oldu. İlk bir konusuna değineyim sonra görüşümü yazacağım.
Konusu; Blunder Kralığı saran ve ilerleyen sis ve sise yakalanan ateşle beraber gelen sihirli güçleri olan insanlar ve onları ortadan kaldırmak isteyen Kral, hekimler ve şövalyeler. Sisi ortadan kaldıracak ve sihirli güçleri yok edecek tek şey ise uzun zaman önce Çoban Kralla başlayan on iki kart destesinin bir araya getirilmesi.
Eh konusu bu olunca tabi bir tane sise yakalanmış ama gizlenmeyi başaran sihirli güçlere sahip olan kızımız Elspeth var ve onunla uzun zamandır zihninin içinde bir bakıma onu koruyan Kabus var. İkisinin ilişkisini çok sevdim tabi kitap öyle bir yerde bitti ki bir sürü soru işareti bıraktı kafama ama yine de ikisini de çok sevdim. Hatta bir ara keşke ana erkek kabus olsa falan dediğim zamanlarda oldu.
Erkek karakter demişken Kralın Şövalyelerin Komutanı Ravyn Yew, kralın adamı falan diyorum ama bakmayın değil bildiğiniz haydut ve on iki kartın peşinde tabi bunu bir amaç uğruna yapıyor ve kartları görme yetisi olduğu için de bir davette Elspeth'i keşfediyor ve başlıyor flörtleşme oyunu. Yani oyun falan dedim ama tahmin edin sonra ne oluyor:)
Kısaca bu şekilde bir olay örgüsü olan ezber bozan bir kurgu. Kabus ve Elspeth harika bir ikiliydi yani gerçek bir güçlü kadın karakter diyebilirim çünkü bunu ne erkek karakter gölgelemiş ne de aşk. Uzun zamandır sığ konu fazla smut okumaktan beynin örümceklenen beynime bu kitap ilaç gibi geldi. Umarım yazar bu kalemle devam eder çünkü ikinci kitabı dört gözle bekliyorum.
Gözüm kapalı tavsiye ederim. Gidin okuyun.
Mikhail ve Bianca
Rus ve İtalyanlar arsandaki savaşı bitirmek için anlaşmalı bir evlilik.
Bianca, babasının onu tehdit etmesiyle Rus mafyasından biri ile evlenmeye mecbur kalan ve yakın zamanda geçirdiği kaza nedeniyle bale kariyerini zirvesinde bırakan konuşma engeli olan güzel ve narin bir kadınıdır.
Mikhail ise Bratva Kasabı olarak bilinen adamları
Roman & Nina
Nina, babasının Rus mafyasından çaldığı ve dolandırıldığı için parayı geri veremeyecek olması yüzünden liderleri Pakhan yani Roman ile evlenmek zorunda kalır. Roman ise aylar önce geçirdiği bir kaza yüzünden dizinden engelli kalarak yürümeye çalışan ve aynı zamanda Pahkan olduğu için düzeni ve otoriteyi sağlamak amacıyla evlenmesinin iyi bir seçenek olduğunu düşünerek Nina'ya anlaşma sunuyor.
Olay bu ve okuduğum ikinci Rus mafyası konulu kitap olduğu için kelimler bana pek de yabancı gelmedi ve okurken çok eğlendim yani Pakhan falan geçince içinde biraz daha ciddi bir kitap olur dedim ama Nina karakteri aşırı komik ve eğlenceliydi.
Geçmişte yaşadığı olayı atlatması ve bunu Roman'la yapması çok güzeldi aynı zamanda Romanın nazik düşünmesiyle bütün adamlarının Ninayı gördüklerinde oturmasını ya da gitmelerini emretmesi detayı aşırı güzeldi.
Tabi birde Romanın sürekli olarak sakat olmasının sorun olacağını düşünmesi ve Nina'nın bu olayı asla kafasına takmaması ayrı bir meseleydi. Ve diğer düştüğüm kısım ise kesinlikle birbirlerine karşı bir şey hissettiklerini görmezden gelmemeleriydi birçok kitapta bu var ama bunda olmaması olayın uzatılmamasını sevdin.
Yazarın kısa ama etkili bölümler yazması kitabın akıcı ve eğlenceli, mafyalı ve romantik konulu çerezlik rsden çıkmak için tam da okumalık bir kitaptı.
Yazarın yazım şeklini çok sevdim ve diğer kitabını yani Mikhail ve Bianca'nın hikayesini okumak için hemen gidiyorum. Çok sevdim ve tavsiye ederim.
Eden Serisinin Üçüncü Kitabı
Serinin üçüncü kitabında Talia ve Foster'ın aşkını okuyoruz. Öncelikle beklentimin altındaydı çünkü ilk iki kitap çok güzeldi ve oradaki ilişkileri de sevmiştim ama burada erkek karaktere pek ısınmadım ve konu da o kadar ilgi çekici değildi ama yazarın kalemi hızlı ve akıcı olduğundan kendini okuttu.
Talia ve Foster eskiden sevgiliyken ve her şey yolunda giderken ikisinin otak arkadaşı Vivienne ve Foster'in evlenmesiyle her şey kötüleşir. Talia bu ihanetle başa çıkamasa da hayatına devam eder ve büyüdüğü Quincy'ye geri döner ve doktorluk kariyerine başlar.
Yedi yıl sonra Foster karısından boşanır ve Talia için Quincy'ye gelir ve yedi yıl önce en yakın arkadaşı ile evlenmesinin sebebini ve kendini affettirmeye çalışır. Ondan sonra olaylar ise karışmaya ve ilerlemeye başlar.
Konusu buydu ama bence bazı unsurlar olmasaydı kitapta örneğin Vivienne tamamen hayatlarından çıksaydı daha iyi olurdu asla sevmedim o karakteri. İkilinin Garnet Ovasındaki evlerinde zaman geçirmelerini hatta orada ikisinin bir bölümünü okumak çok isterdim. Gerçi Foster'ı de o kadar sevdiğim söylenemez. Eden erkeklerini okurken çok eğlenmiştim.
Taila'ya gelirsek kitapta en çok haksızlığa uğrayan karakterdi. Yani yaşadığı kasabaya gelmeleri ve oraya yerleşimleri beni aşırı sinir etti ve bence karakteri daha da ayrıntılı yazabilirdi yazar çünkü hastanede bir baş kaldırı yapmasını okumak çok isterdim.
Serinin üçüncü kitabı güzel olmasa sırayı bozmadan okumak önemli çünkü burada gördüğümüz Jasper karakteri sanırım dördüncü kitabın baş karakterlerinden birisi.
Kitaplarda işlerini ahlaki bicimde düzgün yapmayan iş adamlarına ders vermek için bir topluluk var ama biz bu adamların mahvolduğunu ve Cecelia'nın nasıl bu konuda güçlü olduğunu göremiyoruz onun yerine drama üzerine drama var ve beni bu çok sıktı. Belki üçüncü kitapta bu değişir ama ben okumayı bile düşünmüyorum çünkü gereksiz uzatılmış bir seri bence zaten olaylardan, aşktan çok smut sahne vardı ve geçekten bazen bokunu çıkarmamak gerek!
Okurken kriz geçirdiğim bir kitap ve bu senenin sevmediğim ilk kitabı da bu oldu. Cecelia ilk kısımlarda evet küçüktü falan o yüzden duygularının bu derece karmaşık ve zirvelerde yaşaması normaldi ama yirmi altı yaşına girdikten sonra hala zorlaması da beni baya sıktı. Tobais ise başka bir mevzu yani yaşı zaten büyük ve üçüncü kısımda bile ne hissettiğini daha doğrusu açıkça belirtmemeleri beni sinir etti.
Son bölümü ise baştan savma ve kısa buldum yani bence her şey oldu bitiğe geldi en azından Cecelia'nın kendi ile psikolojik olarak daha iyi olduğu bölümler okusak daha iyiydi. Üçüncü kitap da varmış ama çevirisi olursa okumayı planlamıyorum çünkü beni aşırı sıkan bir kurguydu.
Zaten ilk kitabı Sürü'yü de sevmemiştim bu kitaba da Tobais için başlamıştım ama o daha da toxic bir karakterdi.
Bence abartılan ama hüsrana uğratan bir seri :)
Böylesi kitaplar kıymetlidir.
Okuduğum türün dışına çıkıp ablamın önerdiği bir kitabı alıp okumaya başladım ve dedim ki iyi ki de okumuşum. Tabi kitap kitaptır hepsi her türü güzeldir ama böylesi kitaplarda artık benim için daha kıymetlidir.
On iki kısa hikayede içimi dolu dolu hissettiren, hüzünlendiren ve öfkelendiren bu kitabı asla unutmayacağım. Her hikayede hayatın bir noktasına değinen, ince detaylarıyla bizi düşündüren ve hayatımızda değerini bilmediğimiz şeylerin olduğunu gösteren bir kitaptı.
Özelliklede "Kırık Cam" da içim parçalandı. Bazı hikayelerde ise kitabı bıraktım düşündüm öyle bir kitap yani içinize işliyor.
Hikayelerin konusu çoğunlukla aile ilişkileriyle alakalıydı özelliklede anne-kız ilişkisine dayanıyordu. Bence önce anneler daha sonrada kızları okumalı bu kitabı.
Çok anlamlı ve güzel bir kitaptı. Tavsiye ederim.
Sevgilerle, kitapla kalın.
Bazı kitaplar tekrar okunmalıdır.
Şunu anladım ki bazı kitapları tekrar okumak o itabı daha iyi anlamınızı sağlıyor. En azından bende öyle oldu. Tabi size bütün kitapları iki kere okuyun demiyorum en azından edebi değeri yüksek kitapları okuyun.
Uzun zaman önce okuduğum bu kitabı kütüphanede görünce bir de bu baskıyla okuyayım dedim aldım okudum sanki ilk kez okumuşum gibi önemli yerleri o çok sevip altını çizdiğimiz alıntıları daha da iyi anladım. Dedim ki meğer ilk okuduğumda boş okumuşum belki bir iki yıl sonra bir kez okurum ve ine aynı şeyi söylerim bilemem ama bazı kitapları iki kere okumakta hayır vardır.
Kitaba geçince burada durup içerik anlatmayacağım sonuçta az çok kitapla ilgisi olan bilir bu klasik kitabı ama yıllar önce yazılıp hala bugün için önemli olmasının sebebinin, nedenini fark ettim. Üşenmeyin kısa belki bir saatinizi bile almayacak şu kitabı okuyun size bir çok konuda fikir vereceğine eminim.
hayal kırıklığı bir seri
Diğer iki kitapta Adriana sinir olmuştum hatta demiştim ki umarım serinin sonunda ölür ama sonlara doğru karakter değişime uğradı ve beni çok şaşırttı nerede o eski Adrian falan oldum her neyse tek değişim ve gelişen karakter o değildi elbette Lia da çok yol katetti ve güçlü bir karakter oldu.
Üç kitaba şöyle bir baktığınızda karakterler olsun olaylar olsun bunların hepsi bir kitaba da sığarmış dedim ama neyse en azından son kitapta biraz keyifli bir çift okuması yaptık. Ama zaman verip okumaya değer mi derseniz bence değmez ben pek sevemedim.
Adrian aşırı kırıcı ve itici bir karakter olduğu için o da ilk başlarda da sondaki gibi olsaydı severdim ama benim için öyle unutulmaz bir seri gibi gelmedi ama yazarın kalemi güzel ve akıcıydı şöyle biraz araştırdım kitapları çok özelliklede aynı evrende geçen başka kitapları da varmış onlara şans verecek gibiyim çünkü çok övülüyor gerçi şimdi okunup övülmeyen boş yere abartılmayan kitapta pek kalmadı ama neyse.
Sevgilerle.
Serinin 2. kitabı aşırı güzeldi 1. kitabındaki bütün o gizem karmaşayı alıp götürdü. Tabii yani güzeldi diyorum ama rahatsız da olmadım değil bir yerlerde yok artık dediğim yerler oldu ama tümüyle bakılacak olursak sonuçta okurken Dark Romence okuduğumuzu biliyoruz ona göre okuyoruz arkasına da kocaman zaten yazıyor yetişkinler için diye neyse Yalanın yemini sevmemiştim pek daha doğrusu anlamamıştım.
Çünkü Yalan Cazibesinde Adrian ve Lia'nın nasıl tanıştıklarını okuyorum olayların nasıl birinci kitaptaki haline geldiğini falan yani bir nevi serinin 1 kitabı niteliğindeydi yani karakterleri ve olayı anlatıyor Rina Kent bu şekilde karmaşık olayları başta vererek seriyi ilginçleştirmiş bence.
Adrian ve Lia gerçekten üzerleri karanlık bir bulut örtülü gibi okudum yani karanlıktı onlar ama güzeldi. Yer yer Adrian'a sövdüm gerçekten pislik birisi ya delirtti resmen kızı zaten psikolojisi yok ve olmayan psikolojisinde alıp yerle bir edip delirtti.
ilişkileri başta hoşuma gitse de sonlarına doğru Lia'ya yapılan şeyler pek hoşuma gitmedi. Mafya ve onun küçük narin eserini anlatan yanında psikoloji bozan bir seri.
Üçüncü kitabında umarım Adrian daha çekilir bir karakter olur en azından biraz kıza iyi davransın. Yoksa nasıl okurum bilmiyorum ama seri bana iyi bitecekmiş gibi gelmiyor. En azından içlerinden birisi ölürse daha iyi olur çünkü buradan yani bu olaydan nasıl mutlu sana gidilir nasıl mutlu sana bağlanılır hiçbir fikrim yok.
Nyktos & Seraphena
Kan ve Külden serisinin evreninde geçen ama geçmişi İlkelleri anlatan bir serinin ilk kitabı. Jennifer her zamanki gibi soluksuz okutturacak bir evren yaratmış Kıvılcımdaki Gölge serinin ilk kitabı detaylar ve karakterlere alışma kitabıydı ama aşırı sürükleyiciydi hatta Kan ve Külden daha çok sevdiğimi söyleyebilirim.
Gizemler, entrikalar
Yalanın Üçlemesi serisinin birinci kitabı Yalanın Yemini. Serinin ilk kitabı olduğu için karakterler ve olaylara odaklanmaya çalıştım ama ne karakterlerin nasıl olduğunu ne de olayın neyle alakalı olduğunu anladım kitap bütünüyle gizemliydi.
Beden ikizi olarak Winter ve Lia var. Lia Adrian'ın karısı ama ilk bölümlerde öldü olduğunu farz ediyoruz pek spoiler değil okurken zaten fark ediyorsunuz. Winter evsiz birisi olarak hayatını sürdürürken Adrian onu karısının bir kopyası olduğu için karısı gibi rol yapması için tehdit ediyor. Bu arada Adrian da Rus mafyasında önemli biri.
Winter'ın Lia'nın yerine geçip onun gibi yasamaya başlaması ve Adrian dahil herkes onun Lia olduğunu kabullenişi biraz rahatsız ediciydi ta ki kitabın sonunu okuduktan sonra bir kaç şey yerin oturuyor ama ikinci kitapla daha da anlaşılır oluyor. İlginç bir seri özelliklede Olayların tam ortasından başlayan bir roman olduğu için kendine bağlıyor tabi bazı yerler can sıkıcı ama dark romance okuyor ve yazar bunu iyi bir şekilde hissettiriyor.
Seri kitapları seri tamamlanınca tavsiye ederim ama zaten bu seri karmaşık olduğu için şimdiden bir şey diyemiyorum ama kesinlikle ikinci kitabın yorumunda fikrimi belirtirim.
Sevgilerle kitapla kalın.
