Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Naime Battal

Naime Battal
@naimebattal
Ondokuz Mayıs Üniversitesi - Tarih
Dünyanın Kesiştiği Yer
Şam Vilayeti Evliya Çelebi'nin naklettiğine göre o zamanlar daha büyük bir vilayettir. Şam sancağına bağlı aşiretlerden biri Gazze, diğeri Tadmur'dur; yani Palmira'dır. Palmira, Romalıların şehrin yeşilliğine, vahanın zümrüt gibi parlaklığına izafeten verdikleri isimdir.
Sayfa 14
Reklam
Dünyanın girdiği ikinci topyekun savaşın faturası ağırdı. Savaşın masrafları 1945 yılı itibarıyla 1,5 trilyon doları bulmuştu. 6 yıl süren savaşta silah altına alınan 110 milyon kişiden 27 milyonu cephelerde öldü. 25 milyon sivil hayatını kaybetti. En ağır fatura ise sadece üçte biri asker olmak üzere 20 milyon kadar vatandaşını kaybeden Sovyetlere kesilmişti. En düşük faturayı ise gezegenin her yerinde savaşan Amerikalıların kendi ülkelerini savaşılan coğrafyadan uzak tutmasıyla yarım milyon asker kaybıyla ödedi.
Sayfa 344
Hitler neden Türkiye'yi işgal etmedi?
İkinci Dünya savaşının en gizemli noktası Hitler'in tüm Avrupa'yı alması ve Rusya'yı işgal etmesine rağmen Türkiye'ye yönelik hamlede bulunmamasıdır. Neden Türkiye'yi işgal etmemişti? Senaryo çok, kesin bir cevap yok. İşte senaryolar: Türkiye Birinci Dünya Savaşı müttefiki ülkeydi. Türkiye'nin zorlu coğrafyası gözünü korkutuyordu. Öncelikli hedef üstün Alman ırkına yurt olacak bereketli toprak ve köle kaynağı Slav nüfusuyla Rusya daha cazipti. Bu yüzden İngiltere ve Fransa ile süren savaşı neticelenmeden Rusya'ya yöneldi. Türkiye ile vakit kaybetmek, fakir, yorgun ancak savaş tecrübesi olan bu ülkeden çekindi. Büyük ordusunun petrol ihtiyacı için Kafkas petrollerine ulaşmak istiyordu. Ortadoğu petrolleri henüz keşfedilmemiş, sınırlı üretim ve alt yapısı yetersizdi. Ayrıca Hitler yalnızca petrole ulaşmak istemiyor düşmanları Rusya'yı bu kaynaktan uzak tutmak istiyordu. Ortadoğu'daki cazip petrol kaynağı olsa da Kafkaslara gidecekti. Çünkü 1940'lı yıllarda Sovyet petrollerinin yüzde 75'i Bakü'den alınıyordu. Senaryolara eklemeler yapılabilir.
Sayfa 344

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Laiklik ve Sivil Toplum
Eski ve sürekli atıf yapılan bir hadise göre: "İslam, yönetici ve halk çadır, direk, ipler ve kazıklar gibidir. Çadır İslam, direk yönetici, ipler ve kazıklar da halktır. Hiçbiri diğerleri olmadan başarılı olamaz."
Sayfa 119
Futbolun beşiği İngiltere mi demiştiniz?
Kıtanın M. Ö. 1400-M. Ö. 400 yıllarında hüküm süren en eski uygarlığı Olmeklere ismini veren haleflerinden biri olan Azteklerdir. Olmec Aztek dilinde kauçuk yetiştirme konusunda uzman oldukları için Kauçuk İnsanlar demekti. Kauçuk kültürel ve dini hayatın sembolü olan top oyunlarında kullanılan topun ürünüydü. Bir başka ifadeyle aslında bu işin hakkını sonradan Mayalar verse de futbolun atası Olmeklerdi.
Sayfa 224
Reklam
İspanyollar ilkel bir topluluk ile karşılaşmayı beklerken karşılarına köklü, zengin ve çok nüfuslu bir medeniyet olan Aztekler çıkmıştı. Aztekler her şeye sahipti. Sadece ateşli silahları yoktu. Bu durum Azteklerin ve kıtadaki bir başka medeniyet olan İnkaların sonu demekti. Avrupalıların bu kıtaya Yeni Dünya adını vermeleri her şeyi sıfırlamaları demek değildi. Avrupalıların sonradan Amerika dedikleri bu kıta M. Ö. 1400 yılından itibaren özellikle kıtanın orta kısmında doğan renkli uygarlıklara ev sahipliği yapmasından kaynaklanmaktadır. Bu yüzden İspanyolca orta demek olan meso'dan hareketle mesoamerica medeniyetleri adı verilmiştir.
Sayfa 222
Samuray efsanesi nasıl doğdu?
"Toprak, zenginlik ve etkinlik peşinde olan Budist rahiplerin özel ordular kururak birbirleriyle savaşmaları ortalığı karıştırdı. Manastırların ellerindeki vergiden muaf toprakların çoğalması merkezi hükümetin vergi gelirlerini azalttı. Merkezi otorite dolayısıyla Fujiwara ailesi güç kaybetti. İmparatorluk merkezinden uzakta bulunan Japonların başta Ainular ve yarı göçebe Emishi halkıyla ülke kuzeyindeki topraklar için savaşmaları ülke istikrarını iyice bozdu. Japonya'da şehirleşmeden uzak bölgelerde yaşayan bu yerleşimciler zamanla savaş sanatında ustalaştılar. Geniş toprak sahibi aristokratlar ise usta savaşçıları kendi himayesine aldı. İlk etapta Bushi denen ve aristokratların himayesi ile otorite kazanan bu savaş ustalarına zamanla tüm savaşçı sınıfı niteleyecek şekilde Samuray (Samurai) denilmiştir."
Sayfa 145
Japonya'daki her şey "made in China"
700 yılından itibaren Çin etkisi Japon hükümeti, hukuk ve vergi sisteminde etkili olduğu yapılan reformlarda görülmektedir. Bu yenilikçi hareketlere Taika yani büyük değişim adı verilmiştir. Taiho ise Tang Hanedanı model alınarak elden geçirilen idari ve hukuki kanunlardır. Bu dönemde ilk resmi başkent Nara şehrinin yerleşim modeli bile Tang'ın başkenti Changan'dan esinlenerek yapılmıştır. ... Yazı dil kültürü olmayan Japonya'da Çince 10. Yüzyıl sonlarına kadar saray ve bürokrasinin resmi yazı dili olmuştur. Öyle ki Çince öğrenmek aristokratlar için saygınlık meselesidir.
Sayfa 143
Kast sistemi nasıl doğdu?
"Aryanlar Hint alt kıtasına girmeden önce kendi içlerinde asiller, din adamları ve hayvancılıkla uğraşan taban olmak üzere üç gevşek sınıfa ayrılmıştır. Zamanla sıkı bir kast sisteminin temellerini attılar. Aralarında geçişlerin olmadığı bu sistemi şu sınıflar oluşturmaktadır : Brahmanlar (din adamları), Kşatriyalar (asker ve asiller), Vaysiyalar (sanatçı, tüccar ve köylüler), Südralar (işçiler), ve Paryalar (köleler). Aryanlar kast sisteminin temellerini dört kutsal sınıfa atıfta bulunan Vedalar'dan çıkarmışlardır. Söz konusu bu sistem insan bedeninin farklı bölgelerini temsil etmektedir. Böylelikle Brahmanlar ağzı, Kşatriyalar kolları, Vaysiyalar uylukları, Südralar ayakları temsil etmektedir. Bu sınıflardan ilk üçü Aryanlar sonuncusu Aryan dışı halklara aittir. Bir hiç olan köleler ise Paryalardır. Özetle kalıtım yolu ile geçen sınıf hiyerarşili toplumsal inanç olan Hint dini Brahmanizm olmuştur. Zamanla Brahmanların kutsal metni Vedalar'ı yorumlama şeklinden duyulan rahatsızlık ise farklı yorumlama tarzını ve dolayısıyla Upanişadları ortaya çıkarmıştır. Vedalar'ın tamamlayıcısı olarak ortaya çıkan bu yeni yorumlama Brahma (baş yaratıcı), reenkarnasyon (yeniden doğmak), karma(ne ekersen onu biçersin), drahma(dünyevi görev) Hint dinlerinde paylaşılan temel kavramları doğurmuştur."
Sayfa 107
Zaman, Mekan ve Modernite
Osmanlı Devleti’nde şahsi ve ticari yazışmalar Müslüman takvimine, mali kayıtlar güneş takvimlerine göre tutulmaktadır. Beklenmedik ilginç durumlarla karşılaşılsa da 19. Yüzyıla kadar diplomatik belgelerin Müslüman ay tarihlerini taşıdığı tespit edilmiştir. Osmanlı saray mektupları ve diğer tezkereleri yılı sayı ile ayı ise isimle belirttiği görülür. Günlere baktığımızda ise ayın ilk günü, ayın son günü, ayın ilk-orta veya son günü olarak gösterilir. Bu ve buna benzer zorluklar Gregoryen Hristiyan takviminin Ortadoğu'nun Müslüman ve Yahudi toplumu ile dünyanın Hristiyan olmayan toplumlarında bütün kamu ve devlet işlerinde kabul edildiğini göstermektedir.
Sayfa 147
Reklam
Savaşma, ticaret yap!
"Bugünkü Lübnan ve Suriye'nin kıyı kesimlerinde yaşayan Fenikeliler, Akdeniz bölgesinin tüccarlarıydı. Bölgenin dağlık yapısının bir araya gelmelerini zorlaştırmasından dolayı Biblos, Sur, Ugarit ve Sayda gibi kıyı şehir devletlerinde yaşıyorlardı. .... Mısırlıların ve Girit Adası'ndaki Minoan uygarlığının denizcilik bilgisini harmanlayarak yelkenli gemileri ortaya çıkardılar. Çift sıra kürekleri olan kadırgaları (Bireme) ilk geliştiren onlar oldu. Bu sayede açık deniz ticaretini başlatmış oldular. "
Sayfa 23
Geri119
296 öğeden 286 ile 296 arasındakiler gösteriliyor.