Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Nilay S.

Nilay S.
@nareksisi
İzmir
6 okur puanı
Mart 2016 tarihinde katıldı
279 syf.
·
Puan vermedi
Vampir Kazanova
Vampir KazanovaSusie Orbach
6.3/10 · 16 okunma
Reklam
“Birini mutlu etme meselesinin ayarını kaçıranlar vardır ve onlar kendilerini bilir. Sevilmekle ilgili yarası beresi olan, sevilmeye münasip ve layık olmadığını düşünen ve hisseden bu kişiler, çareyi mutlu ederek mutlu olmakta aramaktadır. . Bu meseleyi istendiği kadar yaygınlaştırmak, hayat şekli yapmak mümkündür. Misal, en yaygın cümleler, “fark etmez, sen nasıl istersen; ben sen mutlu olunca mutlu oluyorum, başkalarının mutlu olması bana yetiyor” tadında uzar gider. . Kadın cinsinin bu mevzudaki performansına adamların yetişmesi zordur ve pek az adam bu mevzuya taliptir. Toplumsal bilgi, “şefkat, hoşgörü, mutlu edip mutlu olma hali kadının teninde daha iyi durur, ona yakışır” şeklindedir. . Üstüne birkaç tutam babadan alınan “sevilmeye layık mıyım?” sorusu eklenir ve annelikle meselenin şahikasına ulaşılır. Anneler, çocuklarını ve kocalarını mutlu ederek mutlu olan kanatsız meleklerdir. Alanın ve verenin mutlu mesut olduğu durumlara söyleyecek laf yok ve fakat mutlu edileceklerin oyundan çıktığı vakitler olduğunda mevzu karışır. Ya ısrar edilir, baskının her türlüsü yapılır, iyilik ile ezilir ve mutlu edilen gönderilmez, yahut yeni bir adres ile aynı senaryo yaşanır. Ömür öyle de böyle de geçer, yaşadık, yaşıyoruz, bildiğimiz mevzu. Kendimizi iyi ve samimiyetle tanıdığımız, derindeki beter ihtiyaçlarımızı fark ettiğimiz, geçiştirmediğimizde, dertlerimizi yeni dertlerle değil kendimizle çözmeye kafaya koyduğumuzda hayat daha çekilebilir olur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir yanımız bireyselleşme çabaları gösterirken, diğer yanımız çevremizle bütünleşerek yalnız kalmamaya, kendimizi bir yerlere ait hissetmeye çalışır. Hayatın bir beraberlikler ve ayrılıklar dizisi olduğunu kabul edebilen insanlar, "beraberlik içinde bireyleşme" ile "bireyciliği" birbirine karıştırmamayı başarabiliyorlar.
Sayfa 34 - MetisKitabı okudu
Günümüz dünyasının çoğu kültüründe duygular, olumlu ve olumsuz diye kategorize edilir ve olumsuz duygular yaşanmak istenmeyen, hatta kabul edilemez durumlar olarak değerlendirilirler. Oysa olumlu ya da olumsuz olarak nitelendirilen duyguların tümü insan doğasının gereğidir, organizmanın kendisini ifade etme ihtiyacından kaynaklanırlar. Üstelik, örneğin depresif bir ruh haline girdiğinizde, bunu bir an önce atlatılması gereken bir durum olarak algılayıp ondan kurtulmak için kendinizi zorladığınızda, yaşanmasına izin verildiğinde nasıl olsa sona erecek bir ruh halinin süresini uzatmış olabilirsiniz. İnsana yıkıcı gelen duyguların üzeri örtüldükçe bu duyguların yönetilebilmesi de imkansızlaşıyor. Olumsuz diye nitelendirdiğimiz duyguların denetimden çıkarak bizi zor durumda bırakacağı endişesi, yalnızca bu duyguların değil, dostluk ve sıcaklık gibi canlı yaşantıların da üzerinin örtülmesine neden olabiliyor. Düşmanca eğilimleri ya da kızgınlık gibi duyguları yönetebilmek, öğrenilmesi kolay olmayan bir sanattır. Davranışlarda yaratıcılığı gerektiren, yürekliliği ve risk almayı, yaşamla dans etmeyi öğrenme denemelerini içeren bir sanat. Aristoteles’in vaktiyle dediği gibi: “Herkes kızabilir, bu kolaydır. Ancak doğru insana, doğru zamanda, doğru ölçüde, doğru nedenle ve doğru şekilde kızmak; işte bu kolay değildir.”
Sayfa 69 - MetisKitabı okudu
131 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.