"Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için on bin kitap okumuş olmayı isterdim," dedi: "Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek; seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda."
Türkiye'de öğretmen en önemli meseledir. Bu öğretmenlerimizi ıslah etmezsek, ellerinden tutmazsak, yeni nesillerini olsun kurtaramazsak, yaşam kalitelerini yükseltmezsek, gelecek nesillerin hayatı düzelmez. Yoksa bizleri bekleyen hüsrandır.
Eğitim, kitlenin taleplerinin dinleneceği yer değildir; kasaba türü siyasetin, nabza göre şerbetin yeri değildir. Çünkü eğitim, dünyanın en önemli meselesidir; insan reprodüksiyonudur. Yani insanın bir nevi yeniden üretimidir.
Kiminin lakabı delidir, kiminin topaldır, kiminin kördür. Şehirleşmenin ya da toplumsallaşmanın gereklerinden biri olarak söylenilen "insanları olduğu gibi kabul etme" olgunluğu asıl kasabalarda bir gerçeklik olarak belirir.
Ben, burada gizli bir mezhebin kurbanı olarak bir saksı çiçeği gibi kuruyup gidiyorum. Ben çiçeklere bakmadığım gibi kendime bakmasını da bilmiyorum. Ben insanların arasında olmak istiyorum; insanların düşmanlara da ihtiyacı vardır.
A ülkesi, B ülkesini işgal etmek yerine, o ülke vatandaşlarını kendi topraklarına çeker ve ev sahibi takım olmanın gücüyle istediği zararı verebilir. Hem daha ucuz, hem de barışcıl bir yöntemdir.