Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Günümüzde hangi müziği dinleyeceğinize karar vermek, sadece “ne olmak” istediğinize değil, fakat ne olduğunuza da karar verip bunu insanlara duyurmanın önemli bir bölümünü oluşturur.
Klasik müzisyenlerin repertuvar dediği, esasen müzik müzesine dâhil olması için seçilmiş müziktir. Beethoven zamanından beri büyük müziğin, bestecisinin ölümünden çok daha sonra da çalınması gerektiği normal bir beklenti olmuştur, büyük de zaten bu demektir.
Reklam
Müzik bestelerin üretimi, sonra icrası, en sonunda da dinleyici kitlesinin beğenisine sunulması olarak ele alındı. Kısaca müzik kültürü on dokuzuncu yüzyılın başlarında müzik yapıtları olarak tanınmaya başlayan olgunun üretim, dağıtım ve tüketim süreci olarak görülüyordu.
Toplu halde okunan ilahilerden futbol maçı tezahüratlarına kadar tüm koro uygulamaları gibi o da bir halk paylaşımı ve etkileşimi içermektedir. Herkes herkesi dinleyip birlikte hareket etmek zorundadır. Birlikteliği simgelemekle kalmaz, onu uygular.
Sayfa 114Kitabı okudu
1930'lardan beri toplumbilimin "eleştirel kuram" adında, açık amacı ideolojinin günlük yaşamdaki işleyişine ışık tutmak olan, eleştirilmeksizin kabul edilen inançları açığa çıkarıp neye inanacağını karar verme gücünü bireye bırakan dik başlı bir alt bilim dalı varolagelmiştir - çünkü ideolojiler kendilerini tam da "olağan dünya" gibi sunarak başka seçeneklerin var olmasını engeller.
Sayfa 145Kitabı okudu
Bestelenmemiş bir şey icra edilmez ve çoğu insan onu icra edilmeden değerlendiremez. (Bizdeki taksim aslında burada belirtilenin dışında kalıyor sanıyorum. Bu şekilde not almışım)
Reklam
Belki Schoenberg gibi besteciler, on dokuzuncu yüzyılın özgünlük kavramına fazla içtenlikle inanarak dinleyiciye küçümsemek sınırlarında dolaşan bir tavırla yaklaşmışlardı. (On dokuzuncu yüzyıl bestecileri ise "sanat, sanat içindir" gibi yüksek ilkeleri yaysalar da çoğunlukla dinleyici ne istiyorsa tam olarak onu vermişlerdir. Aynı şey progresif rock grupları için de söylenebilir.) Ya da belki de halkın beğenisine hitap etmemenin, eserlerinin ciddiyetini ve dürüstlüğünü garanti altına aldığına inanarak müziklerini, halkın genelinde yöneltmek yerine tutkun dinleyicilerden oluşan küçük bir gruba yöneltmişlerdir.
"Yo, ben pek cinayet demezdim, Bay Hel. O kelimeyi kullanmak istemezdim. Daha çook... Vatanı için düşman öldüren askerin yaptığı işe benziyor." "Ben de öyle dedim işte: Cinayet."
Klasik estetiğin sanatsal sezisi her yönüyle dışlayıcıdır. Değeri bireyin beğenisine değil, özgül ve kalıcı başyapıt fikrine dayanır.
Sayfa 117Kitabı okudu
Tavsiyeler
Arvo Part, Jan Garbarek, Anour Brahem (Enver İbrahim), John Zorn, Mark Ribot, Erkan Oğur, Aşık Veysel, Brain Eno, Kurt Cobain, Ömer Faruk Tekbilek, Niyazi Sayın, Neyzen Tevfik, Aşık Mahsuni, Nusrat Fateh Ali Khan, Nina Hagen, John Cage, Stephan Micus, Igor Stravinski, Louis Thomas Hardin (Moondog), İlhan Mimaroğlu, Joh Hassell, Iva Bittova,
51 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.