“Yaşadığımızı anlamak telaşıyla…” diyor sakallı genç. “Bekliyoruz… Varlığımıza ikna olmak umuduyla bekliyoruz… Kısacık bir an için de olsa, ölmeden az önce de olsa varlığımıza ikna olmak umuduyla…”
“Ama bunlar, düşünceler. Bu düşüncelerin gerisinde ise onları doğurup besleyen, bizi hayatın olgularını incelemeye ve bunların her biri için ‘Niçin?’ sorusuna yanıt vermeye zorlayan, sözle anlatılamayacak bir şey var.”
“Bütün o tatlı sözlerine, tatlı gülümsemelerine karşın insanlar birbirine yabancıdır; aslında dünyada her şey, herkes birbirine yabancıdır; kimse dünyaya güçlü bir sevgi bağıyla bağlı değildir.”
“Bedenimiz var olduğu ve ruhumuz onun gibi bir kötülükle yoğrulmuş halde bulunduğu sürece, hiçbir şekilde arzuladığımız, gerçek adını verdiğimiz şeye bizi tatmin edecek kadar sahip olamayacağız.”