Gün olur mu asra bedel?
Bir kitap düşünün ki soluna tarihin tüm şatafatlı zenginliklerini, görkemli acılarını ve kenarları süslenmiş sevinçlerini; sağına ise geleceğin o önü alınamaz heyecanını, yeniliğin tazeliğini, dinamiğini almış... Biz nerede miyiz? Tam ortada! Sanıyorum ki kitaptan aldığım şu cümleler çok daha iyi anlatacaktır nerede durduğumuzu:
" Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi... Bu yerlerde demiryolunun her iki yanında ıssız, engin, sarı kumlu bozkırların özeği Sarı Özek uzar giderdi. Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa, bu yerlerde de mesafeler demiryoluna göre hesaplanırdı. Trenler ise doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider, gelirdi..."
.
İnsan çok sevdiği şeyleri anlatamıyor. En azından bu benim için böyle. Bozkır, uzay istasyonu ve tilki. Sanki nefes alıyorlar kitabın içinde kımıltılarını duyuyorsunuz, bütünleşiyorsunuz. Dil ve anlatımı her defasında o kadar etkiliyor ki... Roman değil benim gözümde; büyülü, uzun bir şiir. 2017'nin Eylül'ünde okumuşum ilk, sonra 2019'da bir daha okudum. Yeniden okuma zamanı geldi mi bilmiyorum ama bu kesinlikle olacak...