Bu içkin ahenk açısından bakıldığında şiir kelimenin, hat kelâmın, tezhip desenin, ebru rengin, musiki sesin, resim formun, mimari mekânın estetiğidir; başka bir deyişle iç ahengi yansıtan raksıdır. Bütün bu ahenk evrendeki "içkin aşk"ın yansımasıdır. Bu içkin aşkın idrakine ulaşanlar, güneşin doğuşundan batışına kadar geçen zaman dilimi içinde gökyüzünün yeryüzü ile, mekânın zaman ile raksını izleyebilirler.
O zaman bir kez daha Kur'an dilinin bir ulus dili olarak Arapçanın çok ötesinde bir medeniyet dili kurmuş olduğunu fark ettim. Şunu unutma, İncil olmadan Batı dilleri, Kur'an-ı Kerim olmadan İslam dilleri ortak medeniyet dili olma niteliğini sürdüremezler.
İki şeyin kokusunun hazzını almamış birinin hiçbir müktesebat geliştirebileceğine inanmam; çocuk kokusu ve kitap kokusu. Çocuk kokusu insan sevgisinin, kitap kokusu ilim aşkının işare-tidir. İnsan sevgisinden ve ilim aşkından uzak kalan bir kişinin varoluşun özü olan muhabbetten de hedefi olan ilahi aşktan da nasibini alması mümkün değildir.
Müktesebatını, bir ressamın resminin detaylarını bezemesi gibi, bir bestecinin eserinin her tınısını hissetmeye çalışması gibi, önce hayal et, sonra elde et ve nihayet muhafaza et.
Bu çerçevede sana insanlık tarihinin en derin felsefi romanlarından birini okumanı tavsiye ederim: Endülüslü düşünür İbn Tufeyl'in Hay b. Yakzân adlı eseri. Bir tarafta hiçbir insani temas olmaksızın ıssız bir adada bir ceylanın anneliği ile büyüyen Hayy, diğer yanda vahyî bilgi ile donanmış Absal ve öte yanda sosyal tecrübe bilgisine sahip Salaman'ın birbirinden ayrı gelişen zihnî yolculukları ve bu yolculuklarda ulaştıkları bilgi birikimlerin yüzleşmesi. Hayy'ın saf akılla, Absal'ın vahiy ile, Salaman'ın ise sosyal tecrübe ile ulaştıkları zihnî sonuçların efsanevi karşılaşması ve bu karşılaşmanın edebî ve felsefi bir dille anlatımı.