Nilüfer Dağlı

Nilüfer Dağlı
Okuyan okuduğunu anlamıyor, dinleyen dinlediğini anlamıyor öyleyse; hafızın SESİ güzel mi'
Öğretmen
Esogü ilahiyat fakültesi
Konya/Eskisehir
konya
864 okur puanı
Nisan 2019 tarihinde katıldı
Bana "Insan doğası ile ilgili yaşanılan bunca olumsuzluklardan sonra hâlâ insan doğasının iyi olduğu varsayımına dayalı böyle bir eser yazmaya nasıl motive olabiliyorsunuz?" diyen bir dostuma şu cevabı vermiştim: Olayları ve süreçleri değerlendirirken başkalarına göre tavır belirleyenler genelde karamsar bir ruh hâline girerler. Ama kitap yazarken ya da bir misyonu yerine getirirken o anda doğmakta olan masum çocukların yüzlerini gözlerinin önüne getirenler karamsar olmaz ve yorulmazlar. Nasıl biz asırlar önce yazılanlardan ve yaşananlardan ilham almışsak gelecekte doğacak çocuklara da karamsarlığımızı değil iyimserliğimizi ve ümidimizi aktarmak ahlaki bir görev.
Sayfa 15·Kitabı okuyor
Reklam
İç çatışmalarını çözümlediğini haber veren Yedinci Senfoni'yi bitirdiği yıl şunları yazıyordu: "Ey Kadir-i Mutlak Varlık! Koruda kutsanmış bir bahtiyarlık içindeyim. Koruda her canlı mutlu. Her ağaç seni söylüyor. Allahım! Koruluklarla kaplı bu arazide ne büyük bir ihtişam var. Yüksekliklerde huzur var; Yüce Varlığın hizmetinde olmanın huzuru var." Beethoven 1818'de tamamladığı Hammerclavier Sonata'ya kadar eser vermiyor. Bu eserde sonsuz ıstırap, sonsuz cesaret ve irade var; fakat Allah yok ve ümit yok. Dünyadan kopma daha yüksek bir alemin kapısını aralamış, fakat oraya henüz girilememiştir. Sadece ruhun derinliklerinde fark edilen enerjinin son bir hayat hamlesi ile fışkırdığı ve geride ifade edilecek bir şey bırakmadığı hissediliyor. Fakat Dokuzuncu Senfoni'nin Koral bölümünde tahammül edilmez özlemlerini ve ruhî açlığını, Allah'ın yarattıkları olarak topluca kucakladığı insanılık ailesiyle özdeşleşerek gideriyor.
Sayfa 95·Kitabı okudu
Bunu anlamanın verdiği coşku ile Üçüncü Rasoumovsky Quartet'in C Majör fügünün temasını besteliyor ve nota kağıdının kenarına şunları yazıyordu: "Toplumun girdabına kendini fırlatmaya muktedir olduğun gibi, bütün sosyal engellere rağmen şimdi eserlerini vermeye muktedirsin. Bırak artık sağırlığın bir sır olmasın -sanatın için de bir sır olmasın."
Sayfa 95·Kitabı okudu
Görülüyor ki gözlenebilir olaylar alanında bilgi edinmeye çalışan bilimde, yanlışlık olasılığını ortadan kaldırmaya imkân yoktur. Bilim sürekli ilerliyor deyince, bazıları bilimin hep gerçeği keşfeden harika bir metot olduğunu zannediyor. Bilim metodu, elbette ki insanın çok önemli ve değerli bir başarısıdır, fakat şaşmaz değildir. Bilimin ilerlemesi, az önce anlattığım mantığa dayanan fakat mucizevi hiçbir tarafı olmayan o mütevazı ve zahmetli metotla mümkün olmaktadır. Ele geçirilen de kesin bilgi değil, yanlışların sürekli düzeltilmesine ve eksikliklerin giderilmesine yol açtığı için ilerleme sağlayan, fakat varsayımsal konumunu muhafaza eden yaklaşık bilgidir.
Sayfa 87·Kitabı okudu
Deneyimsiz kişinin de birtakım bilgileri olabilir. Ama deneyimsiz kişi, bilgilerini nasıl işe yaratacağını bilmez: bilgileriyle muhakeme edemez; hafızasındaki bilgilerden hangilerinin, kendisinin içinde bulunduğu durumla ilişkili olduğunu kestiremez. Deneyimsiz kişi, bilgiler öğrenmiş olsa da bilgilerden bir şey öğrenmemiştir. Duc de la Rochefoucauld'nun tespiti bu noktayı ne güzel gösterir: "Herkes hafızasından şikâyet ediyor; hiç kimse doğru hüküm verme kabiliyetinden şikâyet etmiyor. Bana sorarsanız, önemli şeyler üzerinde konsantre olma hem hafızayı kuvvetlendirir, hem de hüküm verme kabiliyetini geliştirir." Depolanmış ama iyice özümlenip muhakemede kullanılabilir nitelik kazanmamış bilgiler ölüdür. Bilgileri ölü kişi ne bilgili ne de deneyimlidir.
Sayfa 80·Kitabı okudu
Reklam
933 öğeden 1 ile 6 arasındakiler gösteriliyor.