Tüm insanlar Cennet'i erkenden, henüz dünyadayken bulmak ister. Sorun şudur ki, ego kendini mükemmel hissetmek ister, ama bu şiddetli cennet arzusu safdillikle birleştiğinde, bizi doyuramamanın ötesinde, yok edicinin yiyeceği haline de getirir.
Kimi zaman, tüm insanlar tamamen uyanık doğsaydı hayatın çok daha kolay ve çok daha az acı verici olacağı düşünülse de, herkes aynı düzeyde uyanık değildir.
Mavisakal tüm kadinların hayatlarının bir köşesinde gizlenen, oradan olan biteni seyredip karşı çıkma fırsatı bekleyen, derinlere çekilmiş bir karmaşayı temsil eder.
"Çevremizde ve içimizde neyin yaşaması ve neyin ölmesi gerektiğini anlamayı öğrenmektir. Yapmamız gereken, ikisinin de zamanlamasını kavramak; ölmesi gerekenlere ölmeleri için, yaşaması gerekenlere yaşamaları için izin vermektir. "
Bu büyük sevgi duygusunu bir sevgiliden elde etmeye çalışmak hatasına düşmemeliyiz, çünkü kadinların yaratma ilahisini bulup söylemeye dönük bu çabaları, tek başlarına altindan kalkacakları bir iştir, psişenin çölünde gerçekleştirebilecekleri bir iş.
İliklerine kadar sömürülen kadınların ruhsal yaralanmalarına "sinir krizi" adı verildiği; sımsıkı korselere sokulan, sımsıkı gemlenen ve sımsıkı dizginlenen kız ve kadınların " edepli ," " zarif " görüldüğü bir zamandı ve hayatın sayılı anlarında yakalarını kurtarmasını beceren diğer kadınlar ise "kötü" damgası yediler.