Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

nur

nur
@nurliminal
şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin pahalı zevklerin insanı, ucuz cesaretlerin
Rüyanızda rüya gördüğünüz şüphesine düşerseniz, kesin­likle rüya görüyorsunuzdur. Öte yandan, hayat denen şeyi bü­ tünüyle bir rüya olarak kabul etsek dahi, onun uyanıklık tabir edilen yakasındayken bunun farklı bir ontolojisi bulunduğunu ayrımsayabilirsiniz. Burada gerçek ile hayali ayırt etmek için bilimsel bir yöntem yoktur. Tek referansınız, düşünen şeyin, düşündüğü her şey yanıltıcı olsa dahi, varlığını yadsıyamaya­ cağınız o noktadır.
Reklam
Artık sevmeyen kadının gözlerini hemen tanırsınız. Denizi yırtan bıçak gibidir.
.. insanlık projesine yeniden yazılmış modern bir bireydim artık. Hoşgö­rülü ama eleştirel, girişken ama saygılı, açık fikirli ama kor­kak, güler yüzlü ama umutsuz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sanatçı tabiatı gereği atak, küstah ve kibirlidir; işte bu yüzden çoğunun içindeki ustalığı ile ruhunun tekamülü aynı hızda ilerlemez.
Belki de beyefendilik, müspet birtakım hasletlere sahip olmaktan ziyade, menfi birtakım temayülleri olmamakla alakalıydı.
Reklam
Eh, neticede olgunluk dediğin, hayatı daha fazla acıyla kabullenebilme yetisi değil midir?
''Ayrılık acısından kurtulmak için gereken süre, birlikte geçirilenin yarısı kadar" demişti bir arkadaşım
Gelecek, bazıları için, hakikaten de uzak bir hatıradan ibaret­ tir. Böyleleri açısından varoluş, hayatın meşum bir noktasında, şimdiki zamandan ileriye doğru uzanan bir yol olmaktan çı­ kıp, onları geçmişle gelecek arasına sıkıştıran bir hapishaneye dönüşmüştür. Bu, trajik bir hal midir? Herhalde öyledir.
Şiir mi batacak? Sanat mı silinip kalkacak yeryüzünden? Hiçbir zaman! Basitlik mi alacak onların yerini? Ne münasebet! Hayır. Şiir, sanat hala yaşıyor; yalnız yaşamakla kalmayıp insan ruhuna egemen oluyorlar, insan ruhunu yüceltiyorlar. Onların mübarek etkisi her yerde yaygın olmasa hepimiz cehennemde olurduk şimdi... Kendi basitliğimizin, küçüklüğümüzün cehenneminde!
Edebiyatımızın altın çağı olan günlerin mutlu okuyucuları sık sık yeni kitaplarla karşılaşmaya alışıktılar. Ne yazık ki bugünün okurları daha az talihli.
Reklam
Ne var ki, sonradan tanıdığımız bir yetişkini, üzerine titreyip yetiştirdiğimiz bir çocuk kadar sevemeyiz.
:D
Hiç eğitilmemiş oldukları için usları uyuşmuştu, kalın kafalı, aptal gibi geldiler bana... Hem de hepsi aynı biçimde kalın kafalı.
“Bir insanın kendi yaradılışının eğilimlerine karşı koyabilmesi zor iştir,” “Ama, yapılabilir: Kendimden biliyorum bunu. Tanrı bize, bir dereceye kadar, kendi yazgımızı yazabilme gücünü vermiş. Arada canımız bize yasak olan bir besini çeker, ayaklarımız bizi yanlış yollara sürüklemeye çalışır. Böyle zamanlarda ne ruhumuzu perhize koymaya gerek var, ne de durağan kalmaya. Yapacağımız iş ruhumuza başka türlü bir besin bulmaktır.
Hiç!
Halılarım, kanepelerim, gümüş takımlarım yok diye hayıflanacak kadar ne aptalım ne de maddeci!
Çevremde görüp duyduğum bilgisizliğin, yoksulluğun, yontulmamışlığın karşısında dehşete, üzüntüye kapılmıştım. Ne zayıflık!
10,1bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.