Abidlik, dışa reklam olan bir araç değil, içe yatırım yapılan bir vesiledir. Abidlik, iç dünyanın imarı ile alakalı bir durumdur.
Aslında âbidlik, yere sağlam basmanın adıdır.
Allah Resulü "Nice insanlar vardir ki cennette nurdan minberler üzerinde oturup birbirleriyle sohbet edecekler. Onların o hallerine peygamberler de şehitler de imrenecekler. Onlar ne peygamberdir ne de şehittir." buyurdu. Sahâbe, "Kim bunlar yâ Resulallah?
Kim böyle bir mükâfat kazanacak?" diye merakla sordular. Sonuçta ortada melekleri, peygamberleri ve sehitleri kendilerine imrendirecek bir tablo var. Bunun üzerine Efendimiz (sas),
"Onlar birbirlerini Allah için sevenlerdir." [Tirmizi, "Zühd",44] buyuruyor.
İnandık diye hayat güllük gülistanlık olmayacak, nefsimizin hoşuna gitmese de inancımızı pekiştiren ve sonsuz mutluluğa götüren badireler var, en ufak bir zorlukta dönecek olanlar yolun sonuna ulaşamaz.
İşaret anlamına gelen “ayet”lerin yol tabelası olduğunu kabul etsek, hayatımızda bir şeyler değişir miydi?
Her Ramazan, tabelaları yeniden okuyup nereden ters yöne sapmışsak oraya dönme mevsimi değil mi?
Bir şükrümüz eksik, koyalım başı secdeye, çoğaltalım şükrü ki görebilelim nimetleri. O şunu yapmış, bu bunu.. bırakalım. Okudum Kelamullah’ı ve tekraren gördüm ki vallahi bize bir kendimiz sorulacak..