Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Meâlî neşeli ve espritüel bir adammış fakat hissî bir yönü de varmış ki ölen kedisine yazdığı mersiyede bu mizah ve hissi tarafı hemen belli ediyor. Mersiyeler mahzun etmek içindir ama Meâlî hüzünlendirirken gülümsetir de; Çıkdun elden nedelüm ansuzın eyvah pisi Yandun ölüm odına derd-ile nâ-gâh pisi Hasretâ şîr-i ecel buldı sana râh
Düşünce Emekçisi
20. Ankara Kitap Fuarı'nda beni bazı soruların peşine düşüren gönlü, aklı ve kalemi güzel Anooshirvan Miandji ile buluştuk/ karşılaştık... 4.Basımına yetiştiğim "Saklı Asa" okurken beni üniversite zamanlarımda ziyaret ettiğim, sohbet ettiğim beni besleyen sahafları hatırlattı ve o 'genç' oldum. Pek çok satırda beni gülümseten bir eserdi. İçindeki şifreli cümleyi kurmak adına okudukça okudum. Her kitap biraz anahtar biraz kilit değil mi? Bu eser benim için bir başucu kitabı... Hayatın belirli noktalarında hatırlamamız gereken cümlelerle dolu... Hem çocuklara hem gençlere hem de yetişkinlere farklı tatlar verecek, okunması gereken bir eser. Şimdiden okuyacaklara iyi okumalar diliyorum 😇 #anooshirvanmiandji #saklıasa #kitaplarenbüyükhazinemizdir #ankarakitapfuarı #düşünce #felsefe #bilgiyayınevi
Reklam
Eğer yeşertmezsek; gök girsin, kızıl çıksın!
Ey hırçın genç, ey güzel kız! Bırakın yası... Yeter temiz gönüllerin bizi anması... Toprak Ana uyuturken koynunda bizi, Yarınkiler biçecektir ektiğimizi, Yeşermesi ektiğimiz tohumun, haktır İşte o gün ruhlarımız şad olacaktır!
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
Bekliyorsun Bir Kahrın Yaldızlı Fermanını
Kahrın sesi rüzgârı ağlatırsa içinde Gecenin omzuna koy titreyen düşlerini Ordadır âh çıbanı Ân gelip patlayacak yanardağlar ve ölüm Sen şimdi muallâkta bir vezir-i azam mı Yedikule bekleyen hünkâr mısın ülkende Kan revan yürüyüşler Nehir kokan bir mendil bırakmışsın göklere Bekliyorsun; bir tohum, bin bir umut ve sonsuz Bekliyorsun; gelecek haber
♡Söyle Bana Hindiba♡
Kartallar uçar mı bir harâbeden Köprülerden benim yârim geçer mi Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedî tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir karadelikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu serâba Söyle bana hindiba Sen nasıl bu kadar ceylan koşması Sen nasıl bu kadar yollar
TÜRKLER
Çin Elçisi Wang Yen Te’nin Türkistan Seyahati'nden çıkardığım notlar : (Göktürk Devleti Dönemi ) "Bu topraklarda fakir insan yoktur. Onlar ihtiyacı olanlara yemek yardımı yaparlar"". "İnsanlar uzun ömürlüdür. Umumiyetle yüz yaşının üstüne [kadar yaşarlar]." "Genç yaşta ölene hiç rastlanmaz." "Halk
Reklam
Z kuşağı
Günümüzde gençlere "Z Kuşağı" denilmektedir. Ama bana sorarsanız Z Kuşağı ikiye ayrılmaktadır. Genç Z Kuşağı Yetişkin Z Kuşağı Ne demek istiyorum, hemen açıklayayım: Evet biz gençler, yetişkinlere göre farklıyız. Düşüncelerimiz, isteklerimiz, beklentilerimiz ve her şeyimiz farklı. Ama farklı olmamız Z Kuşağı olduğumuz için değil, genç olduğumuz için. Eminim ki bugünün yetişkinleri de zamanında, gençlik zamanlarında da Z Kuşağı gibiydi. Yani gençlerdi. Bir de şey demeleri yok mu: Z Kuşağı her şeyi hazır istiyor, çalışmak istemiyorlar. Dııııt yanlış, öyle bir şey yok. Olan şey ise şu: Günümüz şartıyla bir şey yapmak zor, hem maddi hem de manevi olarak zor. Sabır gerekiyor, sınırsız beklemek gerekir, para gerekiyor vs. Yetişkinler şunu istiyor, gençler başarılı olsun ve biz sadece tebrik edelim. Ama destek olalım diyen yok. İş desteğe gelince puf olunuyor. Bir de sosyal medya da çok görüyorum. Bir genç kardeşimiz çıkıyor. Tüm samimiyetiyle konuşuyor. Bu çok güzel, problem ya da sorun genç de değil. Sorun o gence yapılan yorumlar da. Şu yoruma çok kızıyorum: Allah böyle gençlerimizi arttırsın. Böyle gençler var, siz görmüyorsunuz, destek olmuyorsunuz!!! Asıl şu duayı etmeliyiz: Allah güzel gençleri görenleri arttırsın. Benim ülkemin yedi bölgesinde çok güzel gençler var ama değerlerini bilenler yok!
Ben Bir Garip Pişmaniye
Sen Anlayabilir misin Mısraların Dilinden şiir ekibimin baş kahramanlarından çok sevdiğim ve kendisine hâlâ değer verdiğim bir Ögrencimin kendisine ödül kazandıran bir mizahı şiiri beğenilerinize 🙂 Yaşlı, genç, zayıf ve şişman. Bunu bir yiyen bir de yemeyen pişman... Emek ve fedakarlık ister işte bunu gerektirir zaman, Bu çile zorludur bu ateş harlı bu yol çok yaman... Erittiler zavallı şekeri bir mum gibi, Yağı koydular cızladı o garip yüreğim gibi. Olmuştum sanki hapisten tahliye olan bir mahkum gibi.... Ama çilem daha bitmemiş ki, çekmeye başladılar kulağımı, bir masum çocuk gibi. Ah sormayın dostlar, ne kadar pişmanım. Ne arayanım var ne de soranım. Dostlar ben kim miyim, bir garip pişmaniye. İnsanoğlu sana afiyet olsun, bir tabakta beni ye... M.A
Ben Değildim.
Bir kitap okuyordun dalgın... İçinde insanlar seviyor ya da ölüyorlardı. Genç bir adamı öldürdüler romanda. Korktun, bir yininle ağlamaya başladın... O ölen ben değildim.
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Reklam
Nurullah Genç
Gidince, gülün rengi sarardı gözlerimde Mutluluk dolu dünyam karardı gözlerimde Gözyaşların yağmurdu, ıslatırdı içimi O yemyeşil gözlerin bahardı gözlerimde Yıldız gibi parladı gönlümde gülüşlerin Duruşun güneşimdi, yanardı gözlerimde Dudaklarım ismini hecelerdi derinden Bakışlarım hep seni arardı gözlerimde
Gazze'yi öldürmeye çalıştılar tüm dünya dirildi. Dünyanın birçok üniversitesinden Filistin'e destek her geçen gün artarak devam ediyor. Gazze katliamını protesto eden gençler, şarkılarına ve sloganlarına 'tekbir' eklemeye başladı. Yapılan eylemde genç bir kadın, "İsa olsa ne yapardı? O da Filistinli olurdu" sloganlarını attıktan sonra tekbir getirdi.
Zihnim simânı arar durur bugünlerde Öylesine bulanık ki bendeki yüzün Aynaya gitti elim, Bende seni bulma ümidiyle Hiç de alışık olmadığım bir hâl bu Şöyle bir dokundum yüzüme Önceleri böyle derin bakmamıştım Meğer ne çok ben varmış yüzümde Ben seni ararken kendimi buldum Tuhaf ki bir de ak düşmüş saçlarıma Hoş, çok da yaşlı sayılmam ama Erken
ÜÇ KİTAP ÜÇ İNSAN
Nadirkitap.com'a bağlı sahaflar üzerinden kitap araştırırken gördüm Ulla Johansen’in "1950'li Yıllarda Türkiye'de Yörüklerin Yayla Hayatı" kitabını. 1927 doğumlu, Alman uyruklu Ulla Johansen, doktoradan sonra etnoloji alanında kariyer yapmaya karar verir. Türkiye’nin verdiği ve ancak üçüncü mevki tren biletine yetecek
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.