Eğer bir kişi, yedi yaşındaki inançları ile otuz yedi yaşında kendini hâlâ iyi ve mutlu hissedebiliyorsa, bu kişi ömrünü boşa harcamış demektir.
Eski düşüncelerden, alışkanlıklardan, inançlardan ve sırasında eski arkadaşlardan sıyrılmak gereklidir.
Milyonlarca halk bedenen, fikren ve ahlaken çürüyor fakat hiç kimse bu kokuşmuşluğu görmüyor!
Herkesin koku alma duyusu bozulmuş veya herkes bu kokuşmuşluğa alışmış da bu durumu normal sanıyor.
Herkes hayatı boyunca hep refaha kavuşmayı arzular fakat kimse bizzat kendi çalışması sonucunda hayatını daha iyi bir biçimde düzenlemek ve rahatlatmak ihtiyacını hissetmez.
Çok sonra anlayacaktım ki, maddi nesnelerden ve bazı ön yargılardan kurtulmak, “var olmaya” doğru yapacağım o yürüyüşün gerekli ve vazgeçilmez bir adımıydı.
-Peki dünyanın en büyük yalanı ne? diye sordu delikanlı, şaşkınlık içinde.
-Ne mi? Hayatımızın belli bir anında yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız ve bunun sonucu olarak hayatımızın denetimi yazgının eline geçer. Dünyanın en büyük yalanı budur.