Çalışma yüzyılı... güzel söz, dile söylemesi güzel ve kulağa hoş geliyor. Ancak çağımız malesef tam bir tembellik yüzyılı, hazır yeyicilik yüzyılı... kimse üretme peşinde değil; herkes birileri üretse de biz yesek modunda. Ayrıca üretenlerin ve üretmeye çalışanların da önüne ne kadar taş varsa koyuyorlar. Emeğin karşılığı yerini bulmuyor, çok yazık...
Bana göre hayatın kendisi başlı başına bir beklentiden ibaret aslında. Ağaç baharı bekler yaprak açmaya, işçi ay başını bekler maaş için, aşık vuslat bekler sevdiği için, arı çiçeklerin açmasını bekler bal yapmak için, bir mağaza müşteri bekler müşteri de hizmet, bir insan çocuk bekler anne-baba olmak için, her insan sevgi bekler, bitki su bekler, hayvan bitki bekler, gece gündüzü gündüz de geceyi bekler, ay güneşi bekler... Bunlar aklıma gelenler daha say say bitmez ve umut eşittir beklemektir herkes dünü geride bırakır, bugünü yaşar ve daima yarını bekler... Onun için beklenti aslında bir tık da olsa önde olmalı.
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün