Okurken çok zorlandığım bir kitap oldu. Tamamen hayal ürünü bir ada üzerinden tarihsel bir kurgu oluşturulmuş. Yazarın düş derinliği, hayal gücü çok yüksek ki böyle tamamıyla hayal ürünü bir coğrafyayı ve kişileri kurgulamış. Bunu takdir ediyorum ama kurgu çok fazla detayla savrulup durmuş. Kurgunun çizgisel gelişimi sürekli alt başlıklara kaymış ve kurguya katkısı olmayan hayali bir bilgi bombardımanı ile okuyucu iyice sıkılmış. Ansiklopedik bilgilerle doldurulmuş bir tarih kitabı gibi ama o da değil çünkü herşey hayal ürünü. Yazar adeta derin hayal gücünü bu alt metinlerle göstermek, takdir edilmek istemiş ama bu takdir toplama çabasının okuyucuyu korkunç bir şekilde yorduğunu söylemek zorundayım. Yine de Osmanlı'nın son dönemi güzel tasvir edilmiş ve imparatorluğun yıkılışı ile ilgili yerinde tespitler var. Eğer son dönem Osmanlı tarihi ile ilgiliyseniz bu yönüyle okumaya değer ama sıkı bir serüven arıyorsanız başka bir kitaba bakın. Dikkatimi çeken bir başka yön ise kitabın hiçbir edebi niteliğinin olmaması... Tamamen ansiklopedi dili ile duygudan uzak bir şekilde yazılmış, bu yönüyle de pek ısınamadım. Derin ruh tahlilleri, güçlü karakterler, edebi bir dil bu kitapta yok. Elbetteki piyasadaki çöp değerindeki çok satan popüler Türk Edebiyatı kitaplarından çok daha nitelikli bir kitap ama bu düş zenginliği, bu kurgusal deha böyle bir gereksiz hayali bilgi yığının altında kalmamaliydi. Bütün bu olaylar en fazla 200-300 sayfada anlatilmaliydi. Ne yazık ki kitabı beğenmedim.