Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ebrar

Ebrar
@okurebray
4 okur puanı
Şubat 2022 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Ülkemizde eski çağlardan beri birçok medeniyet yetişmiştir; ülkemiz, birbirine benzemeyen birçok medeniyetin beşiği olmuştur. Bu beşikte birçok medeniyet sallanmıştır, birçok medeniyeti uyutmuşuzdur. En son kurulan medeniyet ekmek medeniyetidir. Bu medeniyetin sürekli oluşunu sağlamak için, ülkemizin birçok yerinde, buğday yetişir. Fakat ülkemizde en çok yetişen köylüdür. Köylü bütün iklimlerde yetişir. Köylünün yetişmesi için çok emek vermeye ihtiyaç yoktur. Köylü bozkırda yetişir, yaylada yetişir, ormanda yetişir, dağda yetişir, kurak iklimde yetişir, ovada yetişir, sulak iklimde yetişir. Çabuk büyür erken meyve verir. Kendi kendine yetişir kendi kendine meyve verir. Biz köylüleri çok severiz. Şehre gelirlerse onlardan kapıcı ve amele yaparız.
Reklam
Onlar yaşıyorlardı, kendilerini yaşıyorlardı. Ben kimdim ya da kimi canlandırıyordum?
Sayfa 107Kitabı okudu
Ne karanlık ruhun var yahu Hikmet !Biraz pencereni aç da içeri temiz hava girsin.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kapıcı! Kötü hayalleri içeri bırakma. Biz burada çok sıkışık bir durumdayız.
Kişiliği korumak için, bazen yaşamamak gerekiyor.
Reklam
Eski silah arkadaşlarım da, bir akşam beni meyhanede yıllar sonra karşılarında görünce, önce sevinir gibi oldular. Masada biraz daha toparlanıp bana bir yer açtılar. Sonra hemen alıştılar varlığıma: Sanki terhis olmuşum da albayım, askere ilk gittiğim gün, filan meyhanede iki yıl sonra buluşalım diye verdiğim bir sözü tutuyorum. İşte o gözlerle baktılar bana. Aradaki zamanı sanki hiç yaşamamışım gibi davrandılar bana.
Düşündüğüm için ben var değilim, sizler varsınız. Sizler benim zihnimdeki düşüncelerden ibaretsiniz
İnsanoğlunun kendi ihtiraslarının bir hapishane hücresinden daha korkunç bir esaret olduğunu anlamıştı Ali Yekta Bey.
Sayfa 257Kitabı okudu
Ama yaz günleri öğleden sonra ortalığı kaplayan parlak ışıkta tuhaf bir melankoli kaplıyor içini. Ortada üzülecek hiçbir şey yokken bile, içini sınırsız bir üzüntü kaplıyor. Yaşama isteğine yitirdiğini hissettiği anlar bunlar.
Aslında içten içe mabetlerden çok tılsımlara güveniyordu. Bu tılsımlar o kadar kuvvetliydi ki bazıları İstanbul'u deprem yıkımlarından, bir başkası ise yılan, akrep baskınından korurdu. Mesela Atmeydanı'ndaki Milyobar tılsımı üç yüz bin taştan yapılmış ve tepesine çok güçlü bir mıknatıs konulmuştu. Bu taşın, şehirde deprem olmasını engellediğine inanılırdı. O tarihten bu yana pek çok deprem görülmüş olması da tılsımın bozulmuş olduğuna yorulurdu. Aynen Sultanahmet'teki burmalı sütun üzerine yerleştirilmiş üç ejderha başı gibi. Ne yazık ki bu üç ejderha başından ikisinin bir yeniçeri tarafından koparılmasından sonra şehri akrepler basmıştı
Sayfa 168Kitabı okudu
Reklam
Ama insanlar, yaşanan bütün felaketler gibi bu olayı da çabuk unuttu ve Boğaziçi'nin vazgeçilmez eğlencelerine, tekne sefalarına, yalı partilerine, balık lokantalarına, sabahlara kadar süren ve göğü kıpkızıl boyayarak kulakları sağır eden havai fişek şenliklerine geri dönmekte gecikmediler.
Sayfa 102Kitabı okudu
Kimi Balkanlar'dan, kimi Kafkasya'dan, kimi Orta Asya'dan, kimi Ortadoğu'dan, Hicaz'dan, Yemen'den, Kudüs'ten, Rusya'dan, Gürcistan'dan, Bosna'dan, Bulgaristan'dan kaçıp gelmiş. Burası bir sığınak. Kaçtıkları ülkelerde evlerini barklarını, bahçelerini, tarlalarını hatta arkalarından acı acı ağlayan kedi ve köpeklerini bırakmışlar. Geldikleri bu ülkede de kaçanların mülküne yerleşmişler. Rumların ve Ermenilerin evleri, bu evsiz barksız kalmış, ölümden zor kurtulmuş insanlara verilmiş. Yabancı evlere yerleşip tanımadıkları tarlaları sürmeye başlamışlar.
Çok garip bir adamdı Sultan babası. Beş vakit namaz kılar, İslam'a son derece hürmet ederdi. Öte yandan da imparatorluktaki bira ve rakı fabrikalarına izin vermiş, hatta ilk genelevi açtırmakta sakınca görmemişti. Yabancı dillerden sayısı çok artan çeviriler, alafranga saat düzenine geçmeler, kadınlara çarşafı yasaklamalar hep onun eseriydi
Sayfa 180Kitabı okudu
"Evet, insan her şeyi unutarak yaşayabilirdi ama her şeyi hatırlayarak yaşayamazdı."