Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aslında çok iyi birisiydim ama öldüm 😁 ------------------- Bir gün bir gemi kazası sonucu hiç ayak basılmamış ıssız bir adaya düşüyoruz.. Ada çok güzel, resmen cennet gibi.. İçerilerde koyu yeşil harikulade ormanlar, ırmaklar, şelaleler, aklına gelebilecek her türlü tropikal meyveler, her güzellik, her şey var... Orada çok acı yada tatlı
UZAYLI KOCAKARI (Ursula K. Le Guin - 1976) Menapoz, akla gelebilecek en cazibesiz konu herhalde; bu da ilginç, çünkü menopoz hâlâ bir tür tabu kırıntısına sahip olan pek az konudan biri. Menopozdan ciddi bir biçimde söz etmek, genellikle huzursuz bir sessizlikle karşılanır; alaycı bir atıf ise rahatlamış kıkırdamalarla. Sessizlik ve kıkırdama;
Reklam
Olgun oldum yaşla, tanımadığın bendim... Sonumuz ölüm tabii, üç günlük dünyanın hâli Gelir kulağıma basit, deriz her şeye "Nasip" ama daralıyor vakit...
Kitaplar ve Paha
Kitap fiyatları iyice çığırından çıkmış vaziyette. Pek çok şey gibi burada da fiyat algısı kırılmak üzere. Nasıl ki Hatay soslu dürüm A mekanında 150 tl B mekanında 230 tl gibi arada %50'nin üzerinde fiyat farkı oluşmuşsa ve bu sadece malzeme fazlalığı/kalitesi, mekanın konumu/ismi gibi parametrelerle açıklanamıyorsa kitaplarda da aynı durum söz konusu. Demek ki böyleymiş, düşüncesiyle kitabı almak yerine fiyatı kağıt sayfasına oranlayıp değerlendirir oldum artık. Sayfa başına 1 TL'yi de aşan absürt fiyatlama yapan cani yayınevleri de var; sayfa başına 0,35 TL'den fiyatlama yapıp okur dostu olduğunu belli eden yayınevleri de nadir de olsa mevcut. Sonuç olarak şunu diyebilirim; ben nasıl ki B mekanını boykot ediyorsam cani yayınevlerini de elimden geldiğince boykot ediyorum. Ya indirimli kampanyalarını bekliyorum ya da ikinci elden bulup almaya çalışıyorum. Konusu gelmişken, cani yayınevleri sebebiyle ikinci el "piyasası"nın da uçtuğunu müşahede etmek pek tabii kolay. Şimdi burada işin içinde sadece kağıt masrafı -ki kağıt kalitesi de çok belirleyici- yer almıyor denebilir fakat diyebilirim ki ağırlıklı olarak kitap insandan önce kağıttır ve öyle değerlendirilmelidir. Pdf savunucularını hariç tutarsam; insana ulaşmak kitaba ulaşmaktan zor olmamalı, deyip noktayı koyuyorum.
"Batı İran'ı ezmek istemez, hatta sever" Ş.Teoman Duralı Daha önce "Lübnan bataklık olur" diyerek uyarmıştı. Felsefe profesörü Teoman Duralı şimdi de "Lübnan savaşı İran'a saldırının ön hazırlığı mı" sorusunu yanıtlıyor. "Yahudilerin en çok sevmeleri gereken millet Fars milleti olması lazım"
Çok sinirli ve üzgünüm..
Bugün kötü bir sürprizle uyandım telefonu aldım 1k yok gitmiş, silinmiş.. Oğlum evdeydi sordum soruşturdum benim sıpa oğlum silmiş bu saate kadar sorguladım en sonunda itiraf etti..çok kızdım ona bana sormadan niye yaptın böyl bişey diye, o kadar yazdıklarım paylaşım, iletiler vs vardı emeklerim gitti hepsi.. Önce söylemedi zaten dediki neymiş DDas (hacker) uygulaması bazı böyle hesapları instegram vs, siliyormuş göya kafasına göre, saçma buldum inanmadım zaten benimkini niye silsinler diye... niye sildin dedim neymiş çok zaman geçiriyormuşum, bağımlı olmuşum vs.bla bla bişeyler..halbuki ilgisiz bir annede değilim ama, keşke konuşsaydı benimle silmeden önce. Tekrar yeni aç dedim yapmadı.. gitti evden ben yeniden hesap açtım.. Okuduğum onca kitabı tekrar yeniden kaydetmem gerek...arkadaşlarım vardı takipleştiğim, ayıp oldu insanlara.. çocuğum yüzünden mahcup oldum şimdi onlara karşı.. nasıl arkadaşlık isteği göndereceğim tekrar.. Off Allah ım of sabır ver bana ya rabbim.. Takipleştiğim arkadaşlarımdan özür diliyorum kasti yapılmış bişey değildir.. yazıyı buraya kadar okuduysanız tekrar takibe alabilirsiniz tabii isterseniz.. 😔
Reklam
göğe vurgun bir temaşa
Saat 19.26 idi. İftara iki dakika vardı. Ezanı dinlemek için balkona çıkmıştım. O esnada gökyüzüne baktım. Sübhanallah dedim, nasıl bir renk vardı gökte... Güneş yerini aya bırakırken, göğün maviliği koyulaşmaya başlarken hafif bir kızıllık, narenciyelik ve pembelik vardı havada. Sanki elma, portakal ve greyfurtun renkleri karışmıştı. Ancak böyle
Büyüdük ama hâlâ başımızın hafifçe okşandığı bir hayat diliyoruz biz. 5 veya 6 yaşlarındayım. 2 yaşındaki kardeşim evden çıkıp gitmiş köyün arasına oyun oynamaya. Fırlamaydı kerata. Kişiliği neredeyse bende silinmeye yüz tutmuş hacı dedemi hatırlıyorum. O sırada balkonda rengi güneşten kreme çalmış sandalye üzerinde oturuyor. Ben geldim o sıra.
991 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.