Sadece Bir Kişiden(Çocuktan) Gelen O Asil Haykırış!
...Derken, Yüce Allah'tan emir geldi: "(Önce) En yakın akrabalarını uyar."⁹⁹ ... Efendimiz(sav), sonunda kararını verdi ve bir gün en yakın akrabalarını evine çağırdı. Gelenler kırk kişiydi... -Benim, size getirdiğim iyilik ve hayırları bir başkası akrabalarına getirmiş değildir. Bunlar, dünyada huzurlu yaşamanız,ahirette de mutlu olmanız içindir. Sizden istediğim tek şey var: "Allah bir ve tektir. Muhammed(sav) de O'nun Peygamberidir." demeniz. Sakin ortamı bozan olmadı bu kez. Bir süre durdu. Konuşmadan dinleyenleri tek tek dikkatlice tatlı bakışlarıyla bir kez daha süzdü. Ardından: -Bu konuda bana kim yardımcı olmak ister, diye sordu. Çetin bir soruydu bu. Tüm zihinlerde yankılandı birden. Ortalığı derin bir sessizlik bürüdü yine. Kimseden ses çıkmadı. Bütün başlar öne eğildi. Kimi dudak büktü, kimi alaylı bir tavır takındı. •Onca yaşlı arasından sadece Ali(ra) çekinmeden ayağa kalktı.• Çocuksu, ama yiğit sesiyle ortalığı çınlattı: •-Ben varım, ey Allah'ın Resûlü! Ben! Yardımcın ve dostun ben olacağım. Bundan böyle dostların benim dostum, düşmanların benim düşmanlarımdır!• Henüz dokuz-on yaşındaydı, ama yürekliydi. İmanı da cesaretine cesaret katmıştı. Doğruyu söylemekten, doğrunun yanında yer almaktan çekinmeyen bir yiğit olmuştu. Toplantıda bulunan yaşlı ve söz sahibi yakınları bir tek söz edemediler bu asil haykırışa. ..."
Sayfa 159 - Timaş Yay. , Salih Suruç, 99: Şuarâ, 26/214Kitabı okuyor
-Affedersiniz, dostum, dedi, bugün San Fransisco’da bir karışıklık olmadı mı? -O karışıklık değil, bir mitingdi efendim, diye karşılık verdi görevli. -İyi ama sokaklarda müthiş bir canlılık gözüme çarptı. -Sadece bir seçim mitingiydi bu. -Orduya başkumandan seçiliyordu herhalde, öyle mi? diye sordu Bay Fogg. -Hayır, efendim, sulh mahkemesine yargıç seçiliyordu.
Reklam
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Azrail bile gelse kalkıp karşılayamam. Pek çok insan yolda rastlar ona. Azrail evlerinin kapılarından içeri ayak atmaktan çekinir, evdekileri bilmedikleri yerlere çağırır, savaşlara çekip götürür kendilerini, dik bir kuleye çıkartır, sallanan bir köprüden geçirir. vahşi, ıssız bir köşeye götürür ya da bir cinnet in kucağına iter. İnsanların
Sayfa 47
Léon Werth için Bu kitabı, koskoca bir adama adadığım için küçüklerden beni bağışlamalarını dilerim. Ama önemli bir özrüm var: Şimdiye kadar bu adamdan daha iyi bir başka dostum olmadı. ... Bütün bu sayıp döktüğüm özürler yetmezse ben de kitabımı onun bir zamanki çocukluğuna adarım tabii. Bütün koca adamlar bir zamanlar çocuktular (gerçi aralarında bunu hatırlayanlara az rastlanır ya.) İşte gerekli değişikliği yapıyorum: Çocukluk günlerindeki Léon Werth için
"ah, siz mantıklı insanlar!" diye haykırdım gülümseyerek. "tutku! ayyaşlık! delirmek! ama siz ahlaklı insanlar, hiç merhamet duymadan öylece duruyorsunuz! ayyaşları hor görüyor, saçmalayanlardan tiksiniyor, o levili gibi aldırmadan onların yanından geçip diyor,* (kutsal kitap, luka, 10:32) ve o ferisi gibi onlardan biri olmadığınız
Reklam
Bir fırça seçip parmaklarımın arasında döndürüyorum. Ben hikâyelerimi bu şekilde anlatıyorum. Surattaki ifadeler ve eller. Ama hiçbir zaman dostum olmadı benim kelimeler.
Sayfa 225Kitabı okudu
Özlemlerinin gök mavisi yuvasına yuvarlanarak, ruhum tam bir dinginliğe kavuşurken bir hiç olmanın zevkine vardım. Başarısızlıklardan, umutsuzluktan örülü bir ruhsal zemini olmayan, akıldan çıkmaz anlardan hiç keyif almadım belki de. Bütün özgür saatlerimde uyuyan bir ıstırap vardı, bilincimin duvarlarının ardında, başka bahçelerde belli belirsiz çiçekler açardı; hüzün çiçeklerinin kokusu ve hatta rengi sezgilerimle duvarları aşardı gene de ve yaşamanın verdiği uyuşukluğumla yıpranan öbür taraf –güllerin açtığı yer–, varlığımın karmaşık sırrında benim tarafımdan hiç ayrılmadı. Hayatımın nehri bilmediğim iç denizlerde kayboldu. (...) Hayatımın en mutlu anları düşlerimdi – hüzünlü düşler; içlerinde biriken sularda kör bir Narkissos gibi kendime bakardım, su kenarlarının serinliğinin tadını almış, geceleyin görebilen, eski bir gönül gözüyle bedeninin suya eğildiğini hissetmiş bir Narkissos, düşlerin en gizli yerinde yaşanan o soyut düşüncelere fısıldanmış bir gönül gözüydü bu. (...) En hoşumuza giden çiçek karanfildi, belki de incelikler istemediğinden. (...) Vatanımız güllerin gelemeyeceği kadar uzaktı. Bahçemizdeki şelalelerden akan suyu, sessizlik köpükleri sarardı. (...) Dostluğa az da olsa yeteneğim vardı, ama hiç dostum olmadı, ya beni hayal kırıklığına uğrattılar ya da dostluk kavramı, düşlerimin bir hatasıydı. Hep insanlardan uzak yaşadım, yalnızlığım arttıkça da kendimi daha iyi keşfettim.
Bırak, bırak tüm bunları diyecektim. Kimin konuştuğunun ne önemi var, biri kimin konuştuğunun ne önemi var dedi. Biri kalkıp gidecek, giden ben olacağım, ben olmayacağım o, ben burada olacağım, buradan uzaktayım diyeceğim, ben olmayacağım o, hiçbir şey söylemeyeceğim, bir öykü anlatılacak, biri bir öykü anlatmaya çabalayacak. Evet, yadsımıyorum
137 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.