Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fitneler Yeşeriyor Memleketimde
Bir cenin gibi büyüdü bütün duygular içimde, şiirler yazdım, taşlandığım da oldu, adıma gereksiz yangınlar çıkarıldığı da
Güzel Sözdür Kendini Tartmak
Yüzümün bile bir sınırı olduğunu geç anladım Kalbimin hacmini kanla doldurulmuş bir çömleğe batırarak ölçtüm
Reklam
Mutlulukların ve acıların iki ırmak gibi birbirini ittiği günlerim oldu benim Upuzun bir aynada kendi kollarıma koşmak gibi... Göğün bittiği yerde Mersin başlayabilir
Etrafımın Rengiyim Ben De
Ve öyle çok durdum ki aynaların önünde, yüzüm dünyaya bakan bir aynaya dönüştü
O zamanlar konuşurken ağzından çiçekler döküldüğünü sanırdım Uçup gider, bir kızın saçlarına takılırlardı usulca Şimdi bir kaya parçası gırtlağımda, dağılıp parçalanıyor nasıl da... Yağmur yağacak! Yağmur yağacak! Yağmur yağacak! Mahallenin delisinin, Deli Bedir’in söylediği tek anlaşılır söz Ağzı salyalarla köpüren bir kuyu ve hep portakallar olur koynunda Yağmur yağacak! Gökyüzü bir topaç gibi dönecek ufkumuzda Mersin, yağmurlar ortasında bir kent, çarşısı, otelleri, dükkanları, kara kavruk insanları Rakım, şu kadar. Nüfus şu kadar. Bahçecilik, tüccarlık ve işsizlikle geçinir halkı
Ağzımı mühürlediler dilimle Ellerimi parmaklarında bağladılar Sağ ayağım tökezledi, sol ayağıma takılarak Sol gözüm, sağ gözümü aldatıyor başka bir görüntüyle Susun, koro konuşsun, yalnızlık yasak! Siren sesleri, siren sesleri ruhumun
Reklam
Kalemlerin kanı çekiliyor elime alınca Bir kum saati dolup boşalıyor acıların, bekleyişlerin ekseninde Bir ok, havada kıvrılarak kendisini savunan ele saplanıyor Sözcükleri bileytaşlarına sürtüyorum günler geceler boyu Her sözcük kağıtları kesip biçiyor, kemiriyor uzun kuyruklu bir sıçan gibi Dönüp baktığımda şiir yerine bir uçurum buluyorum
Laneti Kendime Ben Bulaştırıyordum
Acım acıya yamalı, mutlu muyum mutsuz mu, bilmiyorum, hangi günün lanetiyim ben?
Yaşamım Geçiyor Ben Uyuyorum
Yaşamım pamuk ipliğine bağlı, sökülüyor muyum, dikiliyor muyum, bilmiyorum hangi açık ilmeğin boynuyum ben
Gün Işığı Senin göğüne dolan kanatların hepsi de avuçlarıma teğet geçti Rüzgârlara açık bir kıyı kaldı bana İpi kopuk bir uçurtmam var adını özgürlük koydum Parmaklıkları aştı da vurdu parmaklarıma Yitirdim bir şeyleri biliyor musun Herkesin bir bardağı durmadan doldurduğu yerlerde Bir şairin ölümü bir dalın kırılmasına benzer Köprü olmak için bir uçuruma bedeniyle Yaşını başını almış bir günışığı yeter bana Seninle oturup sabahı seyretmek için Kimi sözcükleri öyle çok kullandım ki yaşamımda Konuşamıyorsam buna yor, özür dilerim...
426 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.