Bir insan ne kadar yaşasa yine ölecek değil mi?
Sayfa 48 - Alkım
Ben daima acı içinde yaşayan bir adamım!
Sayfa 185 - Can YayınlarıKitabı okudu
boş konuşanlara karşı tutumum
Allah'ım, kulaklarıma da niçin birer kapak yapmadın?
Sayfa 96Kitabı okudu
BA(TI)rbar
Fransızların Almanlardan aşağı kalır yerleri yoktu. Afrika'da esir aldıkları Arapların kafalarını tıraş ediyorlar, boğazlarına kadar kuma gömerek güneşte, öğle güneşinin ışınları altında bırakıyorlar, çabuk ölmesin diye ara sıra üzerlerine su döküyorlardı. İngilizlerin yaptığı katliamlar sayılamazdı. Bu ciddi, akıllı millet, bıçağının altına giren mağlubun hiç bir şeyine, ne asaletine, ne güzelliğine, ne ihtiyarlığına, ne çcukluğuna bakardı. Bu sayede değil miydi ki, şimdi dünyaya, bütün dünyaya hükmediyorlar.
Sayfa 26 - Cedit Neşriyat/2. KitapKitabı okudu
Nadan ile sohbet güçtür bilene, çünkü Nadan ne gelirse söyler diline.
Tatsız, neşvesiz, muhabbetsiz, aşksız ve heyecansız, her şeysiz, boş bir hiçten daha boş geçen hayat-ı sermây-ı taab - âlûd...*
Sayfa 181 - Bilge Kültür Sanat Yayınları. - İlk Namaz - *hayat-ı sermây-ı taab - âlûd: yorgun ve soğuk bir hayat.Kitabı okudu
Sanki durmak, dinlenmek Türk'ün nasibi değildi. Bir muharebe biterken biri çıkıyordu. Ha Mora, ha Sivastopol, ha Sırp, ha Karadağ, ha Moskof...
Topuz
Boyar reisleri, büyük kılıçlı cesur savaşçılar, çelik zırhlı voyvodalar iki dakika evvelki hükümdarlarının daha soğumayan naaşını çiğneyerek, bir anda, bir darbeyle bütün Eflak'ı zapt ediveren bu korkunç Türk'ün elini öpüyorlar, yüzüne bakamıyorlardı.
"Kula kul olmak," fani dünyada "birisine minnettar kalmak" azapların en ağırıydı.
Kara Memiş o vakit birdenbire gençleşmiş bir kaplan gibi doğruldu. Duramıyordu. Kalkan, kılıç istedi. Sonra geminin kıçında sallanan sancağı göstererek:
- Şehit olursam bunu üzerime örtün! Vatan al bayrağın dalgalandığı yer değil midir, dedi.