“Güneş batıyor onbinküsuruncukez
Ve doğuyor sabahı garantiye alan ümit akşama.
Radyoyu açıyorsun, kuşlardan kalan bir şarkı başlıyor bize.
Gök hapsinden kaçıp kaçıp konduğumuz kadar özgürlük;
Biliyorum, sen de yıldızları sevmiyorsun öylece duruyorlar.
O iyi dilekler de kaçırdığımız demlerin içinde duruyorlar.
Derken hiç tanımadığımız bir yerden es (!)
Hayat bu kadar tutuk işte biz bu kadar çaresizken,
Ağlıyorsun,
Onbinküsuruncukez...”
Alper GENCER
kimsenin olamadım
kimsem olmadı allah’tan ve anamdan başka
şartsız şurtsuz kim affettiyse hepimiz onunuz esasında
vurgunuz yarım kalana
kendimizle dargınız
ağlamak için insanın kendinden başka bir yari daha olmalı yarasında
her türlü galeyana hazırım
yeter ki düştüğüm zaman kalkmayayım
trensizliğimi yutuyor her defasında bomboş kalan bir gar
sabaha daha çok var ama biliyoruz ki bir sabah var
ölüp gideceğiz işte yetmedi mi o güzelim şarkılar
yetmedi mi bu kadar hayvanımıza bu kadar kafes
radyoyu açıyorsun kuşlardan kalma bir şarkı başlıyor yine
dönüyorsun
onbinküsüruncukez.
"kimsenin olamadım
kimsem olmadı allah’tan ve anamdan başka
şartsız şurtsuz kim affettiyse hepimiz onunuz esasında
vurgunuz yarım kalana
kendimizle dargınız
ağlamak için insanın kendinden başka bir yari daha olmalı yarasında
her türlü galeyana hazırım
yeter ki düştüğüm zaman kalkmayayım
trensizliğimi yutuyor her defasında bomboş kalan bir gar
sabaha daha çok var ama biliyoruz ki bir sabah var
ölüp gideceğiz işte yetmedi mi o güzelim şarkılar
yetmedi mi bu kadar hayvanımıza bu kadar kafes
radyoyu açıyorsun kuşlardan kalma bir şarkı başlıyor yine
dönüyorsun
onbinküsüruncukez."
ölüp gideceğiz işte yetmedi mi o güzelim şarkılar
yetmedi mi bu kadar hayvanımıza bu kadar kafes
radyoyu açıyorsun kuşlardan kalma bir şarkı başlıyor yine
dönüyorsun
onbinküsüruncukez.
“Sabaha daha çok var ama biliyoruz ki bir sabah var.
Ölüp gideceğiz işte yetmedi mi o güzelim şarkılar,
yetmedi mi bu kadar hayvanımıza bu kadar kafes...
Radyoyu açıyorsun kuşlardan kalma bir şarkı başlıyor yine,
dönüyorsun
onbinküsüruncukez.”
... bir şu yalnızlığın bastırdığı kanlı geçiştirmeler…
büyük sofranın içinde ne diye küçük sofralar açıyorsun?
çiçekleri öldürülmüş sanıyorsun onlar zaten ölüler
çiçekleri canlanmış buluyorsun ki vallahi canlılar
ara vermeden solan renklerin arasında
benim giderek daha da kırmızı olan bir kırmızım var
senin de olsun!
son sürat sana doğru koşarken beni vurdular
sen vurdun demiyorum ama beni vurdular
benim de bu kadarcık kurşundan geçmeyen bir yaram olsunkimsenin olamadım
kimsem olmadı allah’tan ve anamdan başka
şartsız şurtsuz kim affettiyse hepimiz onunuz esasında
vurgunuz yarım kalana
kendimizle dargınız
ağlamak için insanın kendinden başka bir yari daha olmalı yarasında
her türlü galeyana hazırım
yeter ki düştüğüm zaman kalkmayayım
trensizliğimi yutuyor her defasında bomboş kalan bir gar
sabaha daha çok var ama biliyoruz ki bir sabah var
ölüp gideceğiz işte yetmedi mi o güzelim şarkılar
yetmedi mi bu kadar hayvanımıza bu kadar kafes
radyoyu açıyorsun kuşlardan kalma bir şarkı başlıyor yine
dönüyorsun
onbinküsürüncükez.
sabaha daha çok var
ama biliyoruz ki bir sabah var..
ölüp gideceğiz işte
yetmedi mi o güzelim şarkılar
yetmedi mi
bu kadar hayvanımıza bu kadar kafes?
radyoyu açıyorsun kuşlardan kalma bir şarkı başlıyor yine
dönüyorsun
onbinküsüruncukez.