Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

one line poem

Lütfen hayatlarını kurtarmaya çalıştığımı sanmayın. Olmak ya da olmamak, buna ben karar vermiyorum. Ve kadınlarla böyle konuşmaktan çekindiğimi de sanmayın. İncinmiş kadınlar. Duygusal sakatlar.”
Reklam
Onun hayatını kurtarmaya çalışmak büyük bir zaman kaybı. İnsanlar hayatlarının kurtulmasını istemiyorlar. Hiç kimse sorunlarının çözülmesini istemiyor. Dramlarının. Önemsiz meselelerinin. Hikâyelerinin çözümlenmesini, pisliklerinin temizlenmesini istemiyorlar. Çünkü geriye ne kalacağını biliyorlar. Büyük ve korkunç bir bilinmeyen.
“Hep sarhoş olmalı. Her şey bunda: tek sorun bu. Omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken Zaman’ın korkunç ağırlığını duymamak için durmamacasına sarhoş olmalısınız.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yanılsamalar –diyordu bir dostum– belki de insanların birbirleriyle, ya da insanların nesnelerle bağıntıları kadar sayısızdır. Yanılsama silindi mi, yani kişiyi ya da olayı tıpkı dışımızda olduğu gibi gördük mü, biraz silinmiş hayalete duyulan özlemden, biraz da yenilik karşısındaki, gerçek olay karşısındaki tatlı şaşkınlıktan dolayı, karışık, tuhaf bir duyguya kapılırız. Bayağı, açık, hiç değişmeyen, üzerinde aldanılması olanaksız türden bir olgu varsa, bu da ana sevgisidir. Analık aşkından yoksun bir ana düşünmek, sıcaklıktan yoksun bir ışık düşünmek kadar zordur; öyleyse bir ananın çocuğuyla ilgili tüm eylemlerini, tüm sözlerini ana sevgisine bağlamak yerinde bir şey olmaz mı? Siz gene de beni en doğal yansımayla görülmedik bir biçimde aldatan şu öyküyü dinleyin.”
“Böylesine doğal bir biçimde ve bile bile tuhaf davranan bir adamdan her şey beklenebilirdi, erdem bile, bağışlama bile beklenebi “beklenebilirdi, hele bu edimlerde beklenmedik hazlar bulacağını ummuşsa. Ama benim gibi bu garip ve hasta ruhun derinliklerini daha iyi sezebilmiş olanlar için, Prens’in ölüme yargılı bir adamın sahne ustalıklarının değerini ölçmek istemesi çok daha akla yakın bir şeydi. Son derece ilginç bir ruh deneyi yapmak, olağanüstü bir durumda bir sanatçının her zamanki yeteneklerinin ne dereceye kadar bozulabileceğini ya da ne dereceye kadar değişebileceğini anlamak için bu fırsattan yararlanmak istiyordu; bunun ötesinde, belirli bir bağışlama düşüncesi var mıydı ruhunda? Bu sorun hiçbir zaman aydınlatılamadı.”
Reklam
Prens bir başkasından ne daha iyi, ne daha kötüydü; ama aşırı ölçüde duyarlıydı, bu duyarlık da birçok durumlarda benzerlerinden daha acımasız, daha zorba davranmasına yol açardı. Güzel sanatların tutkulu âşığıydı, iyi de anlardı, hazlara doymak bilmezdi. İnsanlara ve aktöreye fazla ilgi duymazdı öyle, kendisi de gerçek bir sanatçıydı, tehlikeli düşman olarak Sıkıntı’yı “bilirdi yalnız, onun topraklarında yalnız hazza ya da hazzın en ince biçimlerinden biri olan şaşkınlığa yönelmeyen herhangi bir şey yazılmasına izin olsaydı, bu dünya zorbasından kaçmak ya da bu zorbayı yenmek için harcadığı çabalar, ağırbaşlı bir tarihçinin onun için “canavar” sözcüğünü kullanmasına yol açardı kuşkusuz. Bu prensin en büyük mutsuzluğu, dehasını kapsayabilecek kadar geniş bir tiyatrosu olmamasıydı. Kimi genç Neron’lar vardır, fazlasıyla dar sınırlar içinde boğulurlar, gelecek yüzyıllar onların adlarını da, iyi niyetlerini de bilmeyecektir hiçbir zaman. İleriyi göremeyen Tanrı, devletlerinden daha büyük yetenekler vermiştir ona.”
Gözlerimi gözlerinize çevirdim, sevgilim, onlarda kendi düşüncemi okumak istedim; öyle güzel, öyle tuhafçasına tatlı gözlerinize, yeşil gözlerinize, gelgeç isteklere yurtluk etmiş, ayla esinlenmiş gözlerinize dalıyordum, bu sırada, “Şu insanlar da ne çekilmez şeyler böyle, gözleri araba kapıları gibi açılmış!” dediniz bana. “Garsona söyleseniz de şunları buradan uzaklaştırsa!”
üçünde de aynı hazzı buldum. Ruhum böyle rahatça dolaştıktan sonra, yer değiştirsin diye neden zorlayayım bedenimi? Tasarı da tek başına yeterli bir ergi nasıl olsa, tasarıları gerçekleştirmeye ne gerek var?”
Her insan kendine yetecek ölçüde afyon taşır içinde, durmamacasına yenilenen bir afyon. Hem doğumdan “ölüme dek, olumlu ergiyle, başarılı ve kararlı eylemle dolmuş kaç saatimiz var ki? Aklımın çizdiği bu tabloda, sana benzeyen bu tabloda yaşayacak mıyız bir gün, bir gün bu tabloya geçecek miyiz? Bu gömüler, bu eşyalar, bu lüks, bu düzen, bu kokular, bu mucizemsi çiçekler, sensin. Bu büyük ırmaklar, bu durgun kanallar da sensin. Götürdükleri o tümden zenginlik yüklü, o üzerlerinden tekdüze gemici şarkıları yükselen kocaman gemiler düşüncelerimdir, uyuyan ya da göğsünde yuvarlanan düşüncelerim. Sonsuzluk denilen denize doğru götürüyorsun onları usul usul, bir yandan da güzel ruhunun duruluğunda göğün derinliklerini yansıtıyorsun. Gemiler dalgalardan yorgun düşmüş, ağızlarına dek Doğu ürünleriyle dolup ana limana dönerken de benim düşüncelerimdir, zenginleşip Sonsuzluk’tan gene sana dönen düşüncelerim.”
La Bruyère bir yerlerde, “Yalnız olamamanın büyük mutsuzluğu!” der, kendi kendilerine katlanamamaktan korkarak kalabalıkta kendilerini unutmaya koşanları uyandırmak ister sanki.”
Reklam
Sadece düzenler var, düzenlerin üstünde düzenler, diğer düzenleri etkileyen düzenler var. Düzenlerin içinde gizlenen düzenler ve düzen içinde düzenler var.”
Dua nedir?” diyordu. “Dua bir çeşit büyüdür,” diye telefonda o da bana bağırıyordu. “İnsanların enerjilerini belirli bir ihtiyaca odaklamalarının bir yoludur. İnsanlar zihinlerini bir konuda netleştirip, onu başarmalılar.”
Daha önce yoldan çıkmıştım, tekrar çıkabilirdim. Pratik yapmak insanı mükemmelleştirir. Tabii buna öyle derseniz. Birkaç yeni günahla özgeçmişimin daha iyi görüneceğini düşündüm. Sonsuza kadar lanetlenmiş olmanın iyi yanı bu işte. Cehennem bekleyebilir.”
Gecenin geri kalanı planlandığı gibi devam etti. İnsanlar kurtarılmış olduklarını hissederek evlerine gittiler. Ben de kendimi başka bir gece öldürmeye karar verdim. Zamanlama kesinlikle yanlıştı. Ertelemek zorunda kalmıştım çünkü zamanlama çok önemliydi.
Ve eğer İsa uyku hapları yutup, bir banyonun zemininde tek başına ölseydi, cennete gider miydi? Bu sorunun kendimi öldürüp öldürmeyeceğimle bir ilgisi yok. Bu çabaların, bu paranın ve harcanan vaktin, metin yazarlarının, ilaçların, diyetlerin, menajerimin, beni hiçbir yere götürmeyen tırmanma aletinin, bütün bunların kendimi öldürdüğüm zaman bütün gözlerin üstümde olmasını sağlamakla ilgisi var.”
871 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.