“Hayatın mimarları, siz de ateşinizi söndürmeyin! Ateşinizi yanık tutun, diğerlerinin ateşlerini de yakın! her nerede inşa ediyorsanız köyde, bir çiftçi kooperatifinde, okuma kursunda ya da eğitim merkezlerinde veya şehirde, mecliste, orduda, Eğitim
Bakanlığı’nda veya başka bir yerde, nerede olursanız olun daima etrafınızı aydınlatın. Sadece bir an, bir gün, bir hafta ya da bir ay tutuşup sönmeyin. Daima yanın! Sürekli yanın ve başka ateşler yakın. Önünüze engeller çıkacak, başarısızlıklar olacak, çabalarınıza düşman olanlar önünüzü kesecek ama siz yine de sönmeyin! Moraliniz bozulmasın! Hiçbir zaman elinizi indirerek teslim olmayın! Başarısızlık veya engellerle karşılaştığınızda, ‘Biz denedik, işe koyulduk, mücadele ettik ama yardım eden olmadı. Attığımız her adımda önümüze engeller çıktı ve ‘düşmanlık gördük’, demeyin. Böyle bahaneleriniz olmasın. Kötü ruh ateşinizi söndürürse siz tekrar yakın! Ateş bir kez sönerse siz ikinci kez yakın, üçüncü, beşinci, yedinci, yüzüncü, bininci kez yakın! Hiç bıkmadan yakın! Kendiniz parlayın ve diğerlerini parıldatın, ta ki etrafınız tamamen aydınlığa bürünmene dek. Gideceğiniz yolda hemen başarıya ulaşacağınızı sanmayın. Bu yolda takdir ve anlayış yerine alayla, onur ve şan yerine iftira ve nefretle karşılaşabilirsiniz. Yardım almak yerine gizli oyunlarla karşılaşabilir, hatta aleni bir savaşla karşı karşıya gelebilirsiniz. Onlarca, yüzlerce, binlerce karanlık güç aydınlık emellerinizi yok etmeye çalışacak ama siz yine de yanın! Yanın ve yakın!”