Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kûfe'de bir cenâze vardı. Dâvûd-i Tâî hazretleri de oradaydı. Kabristana mevtâyı defnettikten sonra, oradaki insanlar Dâvûd-i Tâî'nin etrâfına toplandılar. "Bize biraz nasîhat eder misiniz?" dediler. O da "Kim ki, Allahü teâlânın vâd ettiğinden korkarsa arzularına çabuk kavuşur. Kimin arzuları çoksa, ona bütün azaplar yakındır. Ey kardeşlerim, en büyük sermâye, Allahü teâlânın râzı olduğu bir iş ile meşgûl olmaktır. Kabirdekiler, kıyâmet kopunca kabir azâbı kalkacağı için, kıyâmetin çabuk gelmesini beklerler. Dünyâdakiler ise; kabirdekilerin pişmanlıklarını bilmedikleri için hep günah işlerler. Halbuki onlar da ölünce, dünyâda iken neden çok ibâdet yapmadık, diyerek pişman olacaklar." dedi.
Gelecekte Kocaların Hali - Sema Maraşlı
Bir yıldan uzun zamandır her havalimanına gittiğimde büyük boy panoda karşıma çıkan bu afiş üzerine kaç kez yazı yazmaya niyet ettim fakat bir türlü kısmet olmadı. Afiş üzerine kısaca düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Zühre Giyim’in kıyafet tanıtımı olan bu afiş, sadece bir kıyafet tanıtmıyor pek çok mesajı bir arada veriyor, gördüğüm kadarıyla. Kadının tesettürü açısından incelemiyorum benim daha başka şeyler dikkatimi çekti. Afişteki genç kadına bakalım; nasıl da kendine güvenli, nasıl da havalı. Bir artist edasında etrafa gülücük saçıyor. Bir de yanındaki kocasına bakalım. Erkeğin parmağında yüzük olmasa zaten ben kocası olduğunu düşünmem, zira abla kardeş gibi duruyorlar. Koca olarak incelediğimizde erkeğin pantolonu, kıyafeti fazla kadınsı, kendi de pek erkeksi değil. Biraz geyimsi. Yüz ifadesine baktığımızda ise korkmuş, mutsuz, sinmiş bir hali var. Karısının baktığı tarafa dönüp bakmıyor. Şimdi bu kadın niye mutlu? Hiçbir kadın yanında bu kadar sümsük bir koca varken mutlu olamaz. Havalimanında belki bir yılı aşkın durun bu afiş ona gözü takılan yüzbinlerce kişiye ne mesaj vermek için oradaydı? Bu afiş dindar genç kadınlara ve erkeklere hangi mesajları veriyor? Biraz kritik-analitik yapalım.
Reklam
Normal şartlar altında, insan aklının ve kalbinin , aynı şeyleri aynı anda isteyemediğini düşünürdüm. Ama olmuyordu bu defa . Kalbim neredeyse aklım da oradaydı. Halis Karabenli
Suç ve Ceza
Minicik tosta 250 tl ödeyen raskolnikov cafe sahibini öldürmeyi kafasına koymuştu. Raskolnikov mutfağa girdi, gözü tost makinasına takılmıştı, garson oradaydı, baltasını kaldırdığı an garson: abi benlik bi durum değil patron şurda dedi, rasko patrona yöneldi. patron raskolnikov'a dönerek, kaşarın kilosu kaç para haberin var mı, yöneleceksen Reyiz'e yönel dedi.😇😇
18 MART ÇANAKKALE DESTANI
18 MART ÇANAKKALE DESTANI Şair Mesut Kılıçoğlu Çanakkale’yi yazıyorum size, Selâm olsun tüm şehidlerimize. Anlatacağım yiğit Mehmetleri,
Ay bütün ihtişamıyla oradaydı. Kocaman, parlak, beyaz, aydınlatan Ay.
Ay'ı Kim Çaldı?
Ay'ı Kim Çaldı?
Reklam
Kaygıyı yaratan bastırma duygusu değildi, kaygı zaten oradaydı, bastırma mekanizmasını oluşturan şey kaygıydı.
“Nereye vardıysam, benden önce bir şair oradaydı.” -Freud
Okurken...
Okurken çizdiği bir satırı gördüm o elin bir kitapta. O eli gördüm, o elin ışığını. Sahipsiz bir karanlıktan çıkardı beni. Kitap oradaydı ve bilmiyordum orada olduğunu. Kitabı okuyan oradaydı ve bilmiyordum, çizilmiş satırı görene değin. Kemal Özer
Ferhat Tunç “vuruldu” Dinleyin Bana göre Ferhat Tunç ilk yıllarından bu yana haksızlığın peşine düşüp siyasete atlamış olmasaydı. Ahmet Kayadan daha tanıdık biri olma yolunda gidecekti. Ama ne o siyaseti bıraktı ne de devlet peşini bıraktı. Şırnakta bir servis arabasının içindeki insanlarla önce taranıp sonra yakılması olayında. Devlet tarafından ölüm emri gelmişti. O zaman bunu yaptığını inkar eden devlet bu suçu pkk ye atmıştı. Ferhat tunç bu tür olayları tüm gerçekliğiyle biliyor ve oradaydı. Orada iken ölüm emri gelmiş ancak bir şekil bunu öğrenip kaçabilmişti.
Reklam
Karalama2
...?...?/1989... Kendini haddinden fazla duyumsadığı için acıya ve korkuyuda haddinden fazla duyarlı arkadaşım için, burası tam bir cehennemdi. Her şeyiyle farklıydı Ankara'dan. Çok kültürlü, birçok etnik gruptan oluşan, bu etnik grupların bir nevi kabileci bir tutumla diğerleriyle arasına sınırlar koyarak birbirinden ayrıştığı, etnik
Tanıtmak İstediğim Bir Kişi : Dr. Clement Ligoure
Bazı insanlar felaket yaşandığında seyreder üzülür orada olanlar için dua eder, bazı insanlar felaket için yardım toplamaya başlar ve topladıklarını felaket bölgesine göndermek için çabalar, bazı insanlar ise yardımları toplamak ile kalmaz kendi de o bölgeye gider elinden geleni yapar. Size tanıtmak istediğim bu üçüncü gruptan bir adamdı. Kendisi hakkında pek bir bilgi olmasa da Halifax'e yerleşme hikayesi bir dolandırıcılık hikayesi ile başladığını söyleyebilirim. Dr. Clement üniversiteden mezun olduktan sonra 2 Numaralı İnşaat Taburuna katılmak için Halifax'e taşınmıştı. Oradaki yetkililer ilk başta ona baş hekimlik pozisyonu vaat etmişti. O kadarki Dr. Clement üniformasını bile satın almıştı. Fakat daha sonra üniversitedeki bir notu düşük olduğu için kabul edilmedi ve ortada kaldı. 1917 de yaşanan patlama esnasında oda oradaydı. Tek başına yüzlerce hayat kurtardı. Yoğun yağan kar yağışlarına aldırmayıp arama kurtarmalarına katıldı. Tüm hastalarını tek tek evlerinde ziyaret etti. Maalesef ölümü o dönem bile herhangi bir gazetede çıkmadı.
1.029 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.