Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hume, Dinin Doğal Tarihi başlıklı eserinde de, çoktanrıcı ve tekranrıcı dinlerin ortaya çıkışının arkasındaki coğrafi, meteorolojik, sosyolojik ve psikolojik nedenleri irdeler, çoktanrıcılık ile tektanrıcılık arasındaki benzerlikleri ve ayrılıkları inceler, adeta dinin bilimsel bir soykütüğünü çıkartır, dinin tarihçesini yazar. Bu eserde en çok dikkat çekici olan şey, korku, endişe ve umut gibi duyguların, korunma içgüdüsünün, ayrıca bilgisizliğimizin ve cehaletin, bir Tanrı kavramı oluşturmamızdaki etkisidir. Sosyal ve doğal koşulların etkisiyle, onları anlamaktaki yetersizliğimizle ve onlara karşı sürekli bir endişe ve korku durumu içinde olmamızla birlikte, Tanrı’yı ve/veya Tanrıları düşünüyoruz. Hume burada da akıl temelli bir din anlayışını reddeder, Tanrı’ya ve tanrılara yönelik inancımızın akıldışı nedenlerini ortaya koyar.
Sayfa 110Kitabı okudu
128 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
ÖZELLİKLE FELSEFİ AÇIDAN ATEİZM VE AGNOSTİZM İNCELEMELERİ YAPILMIŞ. HUME , NİETZSCHE DEN KONU HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ İNCELENMİŞ. TÜRKİYENİN DİN KONUSUNDAKİ GÜNCEL DURUMU ELEŞTİRLMİŞ , LAİKLİK İLKESİNİN BİRÇOK ALANDA DEVLETTE GÖZARDI EDİLMEYE BAŞLANDIĞI GÖRÜŞLERİNE YER VERİLMİŞTİR. FELSEFİ ANLAMDA BAŞKA DÜŞÜNÜRLERİN GÖRÜŞLERİNİDE YER VERİLMİŞTİR.
Tanrı Var mıdır?
Tanrı Var mıdır?Örsan K. Öymen · Destek Yayınları · 2018152 okunma
Reklam
İnsanız biz. Şeytan sarmış her tarafımızı.
Sayfa 84 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Hume, ahlaki ayrımları sadece kendi duygularımızdan çıkartabileceğimizi, ahlaki düşüncelerin temel kaynağının da, toplumun yararıyla ilgili düşünceler olduğunu söylemektedir.
Sayfa 112 - DestekKitabı okudu
İnsan zihni, belli başlı olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkisini, belli başlı olaylar arasındaki sürekli birleşikliğin deneyim edilmesi sayesinde kurar. Bunun gerçekleşebilmesi için, hem nedenin, hem sonucun, hem de ikisi arasındaki sürekli birleşikliğin deneyim edilmesi gerekir." Oysa ilk neden olduğu söylenen Tanrı, deneyim kapsamı dışında bir varlık olarak tanımlanmaktadır. Tanrı deneyim edilen bir varlık değildir. Bundan dolayı, Tanrı nedensellik ilişkisi bağlamında ele alınamaz ve bir ilk neden olarak, kendisinin nedeni olmayan ve her şeyin nedeni olan bir varlık olarak ortaya konamaz. Sözde ilk neden ve onun yaratma süreci hakkında hiçbir deneyime sahip olmadan ve sözde sonuç olan evren hakkında çok sınırlı bir deneyime sahip olarak, Tanrı'nın varlığı hakkında bir sonuca ulaşılamaz.
Sayfa 94 - DestekKitabı okudu
Yani Tanrı'ya referans yapılıyor diye veya "Bunlar Tanrısal buyruktur" demekle zaten hiçbir şeyi garanti altına almış olmuyorsunuz. Almış olsaydınız zaten bu hale gelmezdi. Zaten neredeyse iki bin yıldır, dünyanın belli başlı bölgelerinde, tektanrıcı dinler hâkim. Dolayısıyla nasıl oluyor da o zaman bu ülkelerin büyük bir çoğunluğunda, bu kadar çok vahşet oluyor, bu kadar çok katliam oluyor, din adına insanlar birbirini boğazlıyor, katlediyor. Yani "Tanrısal buyruk" oluyor da ne oluyor? İslam dünyasına bakıyorsunuz, Avrupa'nın ortaçağda ve sonrasında yaşadığı bütün o vahşetler, katliamlar, şu anda hepsi Islam dünyasında yaşanıyor. Demek ki bunun Kuran'da yazması zaten hiçbir işe yaramıyormuş. Bunu da zaten şuanda anlıyoruz. Yani bu fiilen zaten kanıtlanmış bir durum.
Sayfa 54 - DestekKitabı okudu
Reklam
Dur durak bilmeden bize eziyet eden o korkuları kefaretle denkleştirmenin ve yatıştırmanın birtakım Yolları olduğunu din bize gösteremeseydi yaşamın sayısız belaları arasında sarılacak neyiniz olurdu? Bütün insanların kendi dolaysız duygu ve deneyimlerine dayanarak söyle yegeldikleri bir şeyden kim şüphe edebilir? Philo, bu noktada dedi, bilginlerle sıradan adamlar arasında tam bir anlaşma vardır: Kutsal olsun, din dışı olsun, bütün yazın da insanın çaresizliği konusu, kader ve hüznün esinleyebileceği en acıklı belagat dile getirilmiştir.. Yaşamın her aşamasında zayıflık, erksizlik, umutsuzluk vardır: En sonunda da ızdırap ve korkuyla biter. Herkesin öylesine nefret ettiği durmadan çalışmak ve yoksulluk çekmek, büyük çoğunluğun kesin yazgısıdır. Yaşamın bütün iyilikleri bir araya gelse çok mutlu olan bir insan meydana getiremez: Fakat bütün kötülüklerin bir araya gelmesi, gerçekten bir zavallı ortaya çıkarır.
Hume bedenin yok olmasıyla ruhun yaşamaya devam edeceğini iddia etmenin hiçbir fiziksel gerekçenin olamayacağını söylemektedir.
Ölümden sonra başka bir yaşamın olasılığının ateşe atılan kömürün yanmama olasılığı kadar olduğunu, insanın sonsuza dek yaşayacağı düşüncesinin akıl dışı Bir Hayal olduğunu belirtir.
221 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.