Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kral, emir, sultan ya da başkan fark etmez. Hepsi genel tanımı içinde diktatör, zalim ve gaddar. Hepsinin ülkesinde sınırsız yolsuzluk var. Yolsuzluk konuşulmasın diye yoksulluk, cehalet ve din sömürüsü gerek. Biraz da baskı ve korku.
Sayfa 237Kitabı okudu
Hepsi Bin Ali'nin kuklası
O parti lideri olunca, doğal olarak iktidardaki herkes partili olmuştu. Sivil ve askeri yetkilerin tümü: Askeri komutanlar, bakanlar, istihbarat yetkilileri ve üst düzey herkes...
Reklam
Önemli olan her şeyi iyi görmek, anlamak, kavramak ve derin analiz etmektir. Bunun için de gereken şey doğru bilgidir. Yoksa yenilgi kaçınılmazdır.
Sayfa 237Kitabı okudu
14 Şubat 1945 tarihi Suudi Arabistan ve bölge için bir dönüm noktasıdır. O tarihte ABD Başkanı Roosevelt, Yalta Konferansı dönüşünde Kızıldeniz'de Suudi Kralı Abdülaziz ile buluştu. Bu buluşmada Roosevelt, Abdülaziz'e, "Bizim emrimizde olur, petrolünüzü bize verirseniz biz de sizi sonsuza dek koruruz... " dedi. Abdülaziz "Emriniz olur!" diye yanıtladı. Sonrası malum...
Sayfa 115Kitabı okudu
Kaddafi'nin iğrenç bir şekilde öldürülmesi ve bununla ilgili görsellerin paylaşılması çok şeyi ifade ediyor. Özellikle Ortadoğu Müslüman toplumlarının karakteri ile ilgili olan tarafını... Yani nasıl kindar ve gaddar olabileceklerini...
28-29 Mart 2008'de Şam'da toplanan Arap liderler zirvesinde konuşan Kaddafi "Amerikalılar bir Arap ülkesinin liderini bir bayram sabahı asıyor ve siz ses çıkarmıyorsunuz! Unutmayın, bir gün sıra size de gelecek!" dedi.
Reklam
Saddam, ABD'nin kışkıtmasıyla İran'a saldırdı.
Saddam ayaklanma hazırlığı içinde olmakla suçladığı komünistlerden binlercesini öldürdü, binlercesini zindanlarda çütüttü. Sovyetler Afganistan'ı işgalinden ve Humeyni'nin İran'da devrimini gerçekleştirmesinden dolayı zorlanan ABD, Batılı ülkeler ve bölgenin Sünni ülkeleri, Saddam'ın politikalarından çok mutlu olmuştu. Ve Batı nın o dönemki Sünni müttefiki Saddam'ı İran'a saldırma konusunda ikna etti.
İran'ı tehdit gören Suudiler, İsrail'i dost görüyor.
Altı tane Arap yarımadasındaki körfez ülkesi İran'da Humeyni Devrimi'nden iki ve Irak Savaşı'dan bir yıl sorna, Mayıs 1981'de kendi aralarında "Körfez İşbirliği Konseyi" adlı örgütü kurdu. Örgüt daha çok "İran'ın olası Şii yayılmacılığına" karşı kuruldu. Elbette liderliğini Suudi Arabistan yapıyor çünkü kendi ülkesinde yaşayan Şiilerden çok korkuyor. Bu altı ülkenin yönetimleri "Şii korkusu" söylemi yerine "nükleer bomba"korkusunu ön planda tutmayı tercih etti. Onlara göre, "İran nükleer bomba yapacak ve hepsini yok edecek!" Fakat bu ülkelerden hiçbiri kendilerini ve tüm Müslüman ülkeleri yok edecek İsrail'in nükleer, kimyasal ya da biyolojik bombalarından söz etmedi ve etmiyor. Herkes İran'a karşı birleşmiş durumda.
Suudilerin yönettiği halkın büyük bölümü Suudilerin servetinden yararlanamıyor. Özellikle nüfusun yüzde 20'sini oluşturan Şiiler. Ağırlıklı olarak ülkenin güneydoğusunda, Kutayf bölgesinde yaşayan Şiiler hen anlamıyla siyasi ve ekonomik baskı altında. Kazandıkları paralarla yetinmek zorundalar. İtiraz ettikleri zaman evleri başlarına yıkılıyor ama dünya medyasında haber bile olmuyor.
Türkiye'de Suriyeli sığınmacılar hakları savunuculuğu yapanlar önce "en hakiki Müslüman" Suudi Arabistan'a bakacaklar. Ülkede yaklaşık 12 milyona yakın çalışan yabancı var ve büyük bölümü köle statüsünde. Özellikle evde hizmetçi, bahçıvan, çocuk bakıcısı, şöför ve benzeri işlerde çalışıyorlar. Hem de en az ücretlerle.
Reklam
Suudi Arabistan ve İngiliz iş birliği
Suudiler kısa bir süre içinde şimdiki adıyla Suudi Arabistan ve o zaman Hicaz olarak bilinen Körfez bölgesinin büyük bölümünü ele geçirdiler. Bununla yetimeyen İngilizler, 1916'da Haşimileri de Osmanlı'ya karşı ayaklandırdılar. Osmanlı hızla bölgeden çekilirken, İngilizler Hicaz'a Suudi aşiretini, daha sorna Ürdün ve Irak adını alacak olan bölgeye de Haşimi aşiretini yerleştirdiler.
Petrol ve doğalgaz rezervleriyle dünya birincisi olan Suudi Arabistan'ın Vahabi mezhebi her zaman Batı'nın hizmetinde oldu. 1740'lı yıllarda ortaya çıkan bu mezhepin kurucusu Muhammed Bin Abdülvahab, İngiliz ajanlarının çabasıyla Hicaz ülkesinde Muhammed Bin Suud ile buluşturuldu. İdeoloji gücü ile desteklenen Suud ailesi, İngilizlerin de desteğiyle kısa bir süre sorna Osmanlı'ya karşı ayaklanma başlattı.
Arap aleminin İsrail'den korkma komikliği matematiksel :))
Gazze ve Batı Şeria'da her şey İsrail'in kontrolünde ve başta Arap ve Müslüman ülkeler olmak üzere bütün dünya çaresiz. Anlaşılan herkes 6,5 milyonu 23 bin kilometrekarelik İsrail sınırları içinde yaşayan ama dünya toplanıda 14,2 milyon Yahudi'den korkuyor ve Arap ve Müslüman ülkeler kendi aralarında kavga edip duruyor. 14 milyon kilometrekarelik Arap alemi ortasında 23 bin kilometrekarelik İsrail den korkuyor! :))
BOP'un Doğu kanadı
Bu projede Filistin, Suriye, Ürdün, Irak, Kuveyt, Lübnan, Yemen, Bahreyn, Suudi Arabistan, BAE ve Umman Sultanlığı var. Türkiye, İran, Afganistan ve Pakistan Arap olmayan ama BOP kapsamı içine alınan Müslüman ülkeler. Bu iş için 99 milyon dolar ayıran Amerikalılara göre bu ülkeler demokrasiyi İsrail'den öğrenmeli. Öncelikle Filistinliler...
Türkiye'deki mevcut rejime çok benziyor Mısır örneği
Mısır da Müslüman Kardeşler için binlerce fetva havada uçuşuyordu Mübarek ile seçim zamanında. Camilerde tüm hutbeler onlar için okunuyordu. Örneğin "Müslüman Kardeşler'e oy verenler doğrudan cennete gidecek" deniyordu ya da "Sandığa gidip Mursi'ye oy vermeyenler cayır cayır cehennemde yabacak" diye seçim propagandası yapıyorlardı. Halka söylenen tek bişey vardı seçim zamanı; "Müslüman Kardeşler Allah'ın partisidir. Geri kalan tüm liberal, sağ, sol, laik ve dinsiz partiler kafir ve hepsi Mübarek'i temsil ediyor" Bu propagandaya CİA-MOSSAD opereyon merkezi gibi çalışan El-Cezire televizyonu başta olmak üzere tüm medya Müslüman Kardeşler'e destek veriyordu.
215 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.