Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
480 syf.
·
Puan vermedi
Atalarımızın imkansızlık içerisinde yıldırımları nasıl yarattığını anlatan bu kitabı okuduktan sonra olur da bir gün kendinizi umutsuz hissederseniz mutlaka bu kitap aklınıza gelecektir. Bir Milletin bağımsızlık uğruna yaptığı fedakarlıkları okuyacaksınız.
Baş Döndürenler
Baş DöndürenlerOsman Pamukoğlu · İnkılap Kitabevi · 201784 okunma
Yanlışlar ne kadar çok olursa olsun sefer, zafer ulaştırabilirdi.
Reklam
“Deseydiler acının tarifi nedir? Ben seni gösterirdim, susardım sonra.”
Sayfa 11 - inkılapKitabı okudu
Tarih elveda demez; tekrar görüşmek üzere der…
Asya ve Afrika da birçok ülke şimdi gözlerini Ankara’ya çevirmişlerdi. Çünkü orası, yenilmez sanılan büyük emperyalist devletlerin diz çöktürüldüğü büyük engellerin tek tek aşılarak bağımsızlık savaşının kazanıldığı, Mustafa Kemal adında genç bir adamın karargâhıydı.
Sayfa 474Kitabı okudu
Türkün gerçek kurtuluş güneşi 30 Ağustos sabahı ufuktan bütün parlaklığıyla doğacaktır.
Sayfa 428Kitabı okudu
Reklam
"Deseydiler acının tarifi nedir ? Ben seni gösterirdim, susardım sonra."
Evet, savaş bitmişti... Bitmişti ama, asıl olan "uygarlık savaşı" henüz başlamamıştı. Yani devleti adeta elleriyle yaratan adam, yani Mustafa Kemal için Lozan, işin birinci safhası, başlangıcıydı. O, bundan sonra savaşın yaralarını sararak, geri, bırakılmış milleti sarsıp uyandıracak, onu peşine takarak her yönden medeniyet kervanına katacaktı. Mustafa Kemal ve bir avuç inanmış arkadaşı, şimdi bakışlarını dışarı çevirmişler, cumhuriyetin ilanı ile başlayacak bir seri terrimin heyecanına dalmışlardı. Asya ve Afrika da birçok ülke şimdi gözlerini Ankara'ya çevirmişlerdi. Çünkü orası, yenilmez sanılan büyük emperyalist devletlerin diz çöktürüldüğü büyük engellerin tek tek aşılarak bağımsızlık savaşının kazanıldığı, Mustafa Kemal adında genç bir adamın karargâhıydı... Neden bir gün kendileri de sömürge zincirlerini parçalayarak, hürriyetine kavuşmasınlar?...
Sayfa 475 - ‎İnkılap Kitabevi; 1. Baskı, 18 Mayıs 2017
İleri sürülen sayı belki biraz abartılmıştı ama, gene de gerçeğe yakındı. Yalnız İzmir değil, diğer Ege ve Marmara kıyıları da bu sıralarda tam manasıyla mahşeri andırıyordu. Bu çoluk çocuk sivil kalabalığın aşağı yukarı 150 bini Mondros Ateşkesi'nden sonra Adalar'dan, Yunanistan'dan, hatta Güney Rusya'dan getirilip Batı Anadolu'ya yerleştirilen Rumlardı, nasıl olsa buralar Yunanistan'a katılmayacak mıydı? Ortalama 50 bini de Osmanlı vatandaşı olduğu halde Yunan ordusuna katılarak veya gönüllü olarak düne kadar dostça bir arada yaşadıkları Türklere karşı dövüşenlerdi. Diğer 200 bin kişi ise, yıllardır birlikte yaşadığı topraklarda komşusu, köylüsü, kasabalısı Türklere karşı birden efendi kesilen, düne kadar toprağında oturduğu, ekmeğini yediği devlete karşı nankörce başkaldıran Yunan ordusuna kucak açanlardı. Bu mahşer gününün kurbanları arasında suçsuz olanlar o kadar azdı ki!..
Sayfa 457 - ‎İnkılap Kitabevi; 1. Baskı, 18 Mayıs 2017
5 Eylül akşamı birliklerin hemen ardından Alaşehir'e gelen Kolordu Komutanı İzzettin Paşa'nın gördüğü manzara dehşet vericiydi: "Şehirde binalara doldurulan Türk halkı kâmilen yakılmıştı. İstiklal Harbi'nin ilk devresinde mal ve canlarıyla memlekete çok hizmet eden ve ilk Kuvayı Milliye teşkilatını kuran bu fedakâr ve kahraman Alaşehir halkı tamamen denecek derecede yok edilmişti. Alaşehir artık bir harabe idi. Ahaliden güneydeki sarp dağlara kaçabilenler, Bozdağ'daki İbrahim Çavuş isminde fedakâr bir vatan evladının yanına aldığı birkaç kişiyle, Yunan çapulcularına karşı koymasıyla öldürülmekten kurtulmuşlardı." Artık Yunanlıların yaptıkları tüm insanlığa karşı işlenen bir vahşet halini almıştı, hem de planlı, tertipli bir vahşet. 5 Eylül gece yarısı Alaşehir'e gelen Ordu Komutanı Nurettin Paşa'nın hemen cephe komutanlığına gönderdiği rapor, bu vahşete isyanını yansıtır: "5 Eylül 1922 saat 17.00'de Alaşehir kasabası işgal edildi. Düşman Alaşehir ve Ova köylerinin bütününü yakmış, kadın ve çocuk ayırt etmeden bütün halkı pek vahşice öldürmüştür. Yunanlıların önceden tespit ettikleri program dahilinde halkımızı ve milli servetimizi yok etmek istedikleri artık kesinlik kazanmıştır. Bunun önüne geçilmesi için etkili siyasi girişimlerde bulunulmasını arz ve rica ederim."
Sayfa 452 - ‎İnkılap Kitabevi; 1. Baskı, 18 Mayıs 2017
Reklam
Falih Rıfkı Atay
"(...)Ben, ömrümde hiçbir edebiyat eserinde, orduların ilk hedefinin Akdeniz olduğunu bildiren gündelik emri okurken duyduğum zevki duymadım. Bu, bütün heyecanların üstünde bir heyecan veren, bütün şiirlerin üstünde bir şiirdi. Ne olmuştuk biliyor musunuz? Kurtulmuştuk. Ah Mustafa Kemal, Mustafa Kemal, sana ölünceye kadar o günün sevincini ödeyemeyebilmekten başka bir şey düşünmeyeceğim."
Sayfa 451 - ‎İnkılap Kitabevi; 1. Baskı, 18 Mayıs 2017
149 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.