Dini Bayramlar, Milli Bayramlar ve nice özel günler yeni elbiseler değil temiz elbiseler demektir. Aileler bunu önce kendileri özümsemeli ve çocuklarını bu bilinç ile büyütmelidir.
Bilinmeli ki gerçek ile hakikat aynı şey değildir. Hakikatte Avrupa ülkelerinin birkaçı dışında sosyal devlet anlayışını ne de güzel uyguluyorlar diyebileceğimiz ülkelerden Afrika halklarının bir yaşam alacağı var. Kendi yurttaşına insan onuruna yaraşır bir yaşamı verebilmek, "topraklarında" yaşayan hayvanları koruyup, barındırabilmek için ortak dünyamızın diğer halklarının hakkını göstere göstere gasp etmekten çekinmiyorlar. Altınları, değerli madenleri gasp etmeleri kenara dursun, örneğin tropik kakao ağacının çekirdek denen tohumlarını onlar için toplayan, kendi ilinde parya olan o tohumun işlenip çikolata halini rüyasında bile göremeyen Afrikalı bir ailenin gözyaşları üzerine kurulmuş bir sosyal devlet anlayışını övmek belki bir gerçeği yansıtabilir ama asla hakikati yansıtmaz. Yadsınamaz bir gerçek var ki dünyanın hukuk sisteminin kurucusu olduklarını iddia eden makamlar uluslararası hukuku Afrika çöllerinde suya muhtaç etmiş, etmeye de devam etmektedirler. Dolayısıyla bir durumu hukuka bağlamak hatta ahlaki olmayan bir durumu bile hukuki bir kaynak icat edip ona dayandirmak mümkün ve dünyanın kodaman devletleri bu hususta çok marifetliler. Ancak hukuka uygun olan her şey ahlaki ve adil olmayabilir.
Malum, bu hayatta en kolay kendimizi kandırıyoruz. Üstelik her an, her saniye kolaylıkla yapabiliyoruz. Bu yüzden de kendimizi gerçekten görebilmemiz için her daim tertemiz dostlara, arkadaşlara, temiz aynalara yani temiz bir bene ihtiyacımız var.
Herkes mutsuzluğa çağırıyor birbirini zira hiç kimse inanmıyor mutluluğun öyle yanında yöresinde bir yerlerde olduğuna.
Bir kahve ya da çayla yetinip mutlu olanları ne çok yordu hayat...
Akik bir tesbih tanesinde sevdanı çekiyorum ciğerlerime
Sevdan bir akuttur bende
Bıçak ağzı kesik yaralarımla hesaplaşıyoruz
Tarifesiz yolculuklarda açılan tarifsiz yaralarım tuza müptela
Bense sana iptilayım...
Ciğerlerimi yakan dolma bir tütünden nefesleniyorum ilk mola sahasında
Divitimden dökülen iki kişilik bir bedenin tercüme-i halidir
Lakin biliyorum
Gözlerine mahkumum gülüşlerine aç
En baki derdim budur
İlmek ilmek zihnime kazıyorum
Bir baş takvim yapraklarına
Akrep ve yelkovana ilişiyor gözlerim
Varlığın ruhumun rabıtasıdır
Zamanın ötesinde bir yerlerde vuslatı diliyorum...