"Sorun şuydu: Geçmiş, geçip gitmiştir. Geçmiş, güya bugünün küllerinden başka bir şey değildir. Şu an yoktur. Şu an yoktur ama tekrar tekrar yaşanır. Tekrar tekrar. Kırıcı bir söz, bir travma, örselenme, bir anı. İyi ya da kötü. Ama özellikle kötü yaşantılar, bin kez çarpıyordu insana. Yok olan, artık şimdi olmayan bir olay nasıl oluyor da bin kez yaşanabiliyordu?"