Güç ve cinselliği tilki üzerinden gayet başarılı bir şekilde anlatmış. Ve yazar finalde okuyucuyu mutsuz eden bir sona hazırlar. Romantizmin ve aşkın karanlık yüzünü ortaya koymuştur. Lawrence’a karşı koymak mümkün değil pek.
TilkiD. H. Lawrence · Can Yayınları · 2020159 okunma
Çoğu duygusal kuralımızın çiğnenmesi gerektiğini düşünüyorum. Örneğin “ Sevdiğim birine asla öfkelenmemeliyim”… bu kurallar çiğnenmelidir. Çünkü insanlık dışıdır ve bunlarla yaşamak imkansızdır.
İnanılmaz soruları olan eğlenceli bi kitap. Neden olduğumuz kişi olduğumuz, yaptığımız şeyleri neden yaptığımızla ilgili aydınlatan ve iç görü kazandıran bilgiler sunuyor. Pek çok psikanalist ve psikoloğun bu konulardaki tavsiyelerine yer veriyor. Sorulardan bazıları şunlardır:
-Kendi başıma takılmaktan hoşlanıyorum. Tuhaf mı ?
-Sevgilim neden zavallının teki?
-Neden utanacağım şeyler söyleyip duruyorum ?
-Niye her zaman aynı markayı alıp duruyorum ?
-Bu niye hep benim başıma geliyor ?
-Patronum neden hep böyle ters davranıyor ?
-Neden kilo veremiyorum ?
-Niye Bay/Bayan Doğru’yu bulamıyorum ?
-Sevgilim bana yalan mı söylüyor ?
-ilgili ve iyiliksever biriyim yoksa ezik biri mi ?
Gradiva, "İlerleyen kadın"
Bir düş. Gerçek olacak kadar canlı, rüya olacak kadar bulanık.
Bir arkeolog için etrafındaki insanlar sadece ölüyse anlam kazanbilirdi. Bir karakterin psikolojisi ve ruh hali daha gerçekçi anlatılamazdı. Ölmeden anlam kazanamayacak ya da anlam kazanması için ölmesi gereken herkesin okuması gereken bir kitap.
Çok beğendiğim bir alıntı:
"Birinin canlanmak için önce ölmek zorunda olması mı?"
Arthur Schopenhauer bu eserinde adeta aykırılığı merkezine almış onun çevresinde toplumun görmedikleri, görüp söylemeye cesaret edemedikleri, mahrem diye gizledikleri gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır. Schopenhauer aşk, cinsellik, evlilik, güzellik, tutku kavramları ve kadın- erkek üstüne titiz bir şekilde incelemeler yapmıştır.
Sevginin iç dinamikleri tek tek ele alındığında hep bir alış veriş içerisindeyiz. En "masum" zannedilen sevgilerde bile bir çıkar söz konusu.
Nasıl yani?
Örneğin Tanrıyı seviyor musun? Evet.
Peki neden seviyorsun?
Cennet, köşk, huri ve tüm "cismani" zevklerinin kaynağı olarak gördüğün için olabilir mi?
Tüm bunları hesaba
Çoğu insanda olduğu gibi Nobel’den sonra radarıma giren bir yazar Annie Ernaux. Yalın Tutku da yazarla tanışma kitabım oldu. Açıkçası yazarı seven kesimden dahi, kitabın diğer eserlerine nazaran daha vasat olduğu gibi şeyler duymuştum ve ister istemez kitabı biraz bu eleştirilerin gölgesinde okudum. Evli yabancı bir adamla yaşadığı ilişkinin yıkıcılığını dürüstlükle paylaşan kadın anlatıcımız; tutkusunun kanalize ettiği bir yaşamda nasıl kaybolduğunu, çaresiz kaldığını, saplantıyla aşk arasında gidip gelen duygularının arasındaki ezilişini dolaysızca anlatıyor. Tek bir duygu etrafında şekillenen hayatın gündelik detaylarını aktarırken yavaş yavaş başka bir insana dönüşümünü, yapabileceklerinin sınırlarını keşfetmesini, aklından geçenlerle kendi kendini sorgulamalarını da okuyoruz. Ahlaken toplum normlarından son derece uzakta bir konusu olması dolayısıyla yargılamalara eleştirilere açık bir tarafı da var. Üstten bakan bir yerden okunursa her sayfasında eleştirecek bir şey bulunabilir. Ama zaten anlatıcı yaşadığı şeyi savunmak yerine sadece o yaşantıdaki varoluşunu aktarmak istemiş. Ayrıca dili ve üslubuyla gayet keyifli bir kitap. Çok bir şey vaadediyor mu emin değilim? Ödüllü bir yazar olması sebebiyle büyük beklentiye girenleri üzebilir mi, belki. Ama kendi adıma duygusunu alabildiğim güzel bir okuma oldu. Yazarın meraklısı için yazarın bir röportajını ve yazara dair çok keyifli iki sohbetin linkini bırakıyorum:
youtu.be/7M_GChvY99cyoutu.be/FKPsAy6r_dMyoutu.be/4wNOuh3g-_w
Yalın TutkuAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20223,875 okunma