Zifir karanlıkta, ıssız gecede
Bir cılız alevden can filizlenir.
Yaşamak dediğin bu bilmecede
Sorunun içinde cevap gizlenir
Padişah, soytarı, köle ve deli
Hepsi başka türlü öder bedeli
Bu dünya, bu hayat, bu gurbet eli
Gözden akıp gelen suyla közlenir
Gönlünde ateşten çiçekler açar
Sonra sürü sürü turnalar uçar
Bir bahçevan gelir, dalını biçer
Tomurcuğa duran ağaç nazlanır
Bir âhu dilberin belki gönlünde
Kum tanesi kadar yer ettiğinde
Ne tac'a, ne taht'a kalmaz hevesin
Mutluluğun yıldızlardan izlenir.
Ne varsa ne yoksa hep masal olur
Sonradan gelene bir misâl olur
Dil konuşur ama, gönül lâl olur
Sevenin sırrına kefen yüzlenir.