"Benim beklediğim aşk başka!" dedi. "O, bütün mantıkların dışında , tarifi imkânsız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka, istemek, bütün ruhuyla, bütün vûcuduyla, her şeyiyle istemek başka... Aşk bence bu istemektir.”
Bu oydu. Bir an kadar gördüğüm yüzü, sisli kafamda bir şimsek gibi çakmıştı.
Bu, yabankedisi kürkünün içinde, soluk yüzü, siyah gözleri ve uzunca burnu ile, sergide gördüğüm resmin ta kendisi, "Kürk Mantolu Madonna" ydı.
"Kendin için bir şey dile," dedi, esrarlı bir sesle. "Senin de bu aydınlık içinde küçük bir ışığın olsun." Sevgi, kadının gözlerine baktı: "Başka mumlardan yakılması gerekmez mi?" Kadın, fısıltıyla karşılık verdi: "Senin yaktığın bir mum olsun: Dileğin, başkalarınınkine karışmasın. Başkalarının ihtirasları, senin mum ışığını kirletmesin. Bir şey düşünme, bir şey isteme. Sadece mumu yak. O, senin içini bilir."
“
..ruhumu yakasına çiçek niyetine takan birine vermişim, ruhumu kibrini okşayan bir süs olarak kullanıyor, bir yaz gününde takılıp sonra bir kenara fırlatıcalak bir süs.”
+"Ee, nasıl bir şey?"
-"Ne?"
+"Anneni kaybetmek."
-Bir saniye için ona bir ada olmak gibi olduğunu, insanlarla dolu bir odada olup yine de yalnız hissettiğimi, acılarla dolu bir okyanusun her yönden beni yıkmaya çalışıyormuş gibi bir his olduğunu söylemek istedim.
Beklenmedik bir yıldırım düşmesi gibi ağızdan dökülen böyle bir kelimeyi insan hemen anlamıyor, acının içinize işlemesi, yüreğinizi yakması için zaman gerekiyor.
"Kelebekler kendi kanatlarını göremez, Ophelia. Bu yüzden ne kadar güzel olduklarını hiçbir zaman bilemezler. Güzel kızım, sen bir kelebeksin ama senin içinde kanatlarını görebilecek güç var."