Bank yaşlı bir dişbudağa dayalıydı. Ayakları toprağa enikonu battığı için ağacın yanlış gelişmiş bir parçası gibi görünüyordu. Yazda kışta, karda yağmurda, sıcakta ayazda yıllarca ayakta kalmaya çalışmış, birkaç kez boyandığı hâlde her seferinde katman katman kavlamış, çıtalarında derin yarıklar oluşmuş, kimi aylakların çentikleriyle delik deşik edilmiş, yazları ağarmış, kışları kararmış, on binlerce kişinin ağırlığını çekmiş, belki de unutulup gittiği için çoktan bir depoya kaldırılıp yok olmaktan kurtulmuş bir banktı bu.
Dayandığı dişbudağın ana dallarından biri uzun zaman önce kesilmiş ve kesik içten içe çürüyerek her yıl birkaç santim derinleşen bir oyuğa dönüşmüştü. Vicdansız gençler ve sünepe dayılarla pasaklı teyzelerden oluşan yaşlılar bu oyuğu çöp tenekesi gibi kullanıyorlardı. İçi çeşitli şekerleme ambalajları, kâğıt mendil, kuru yemiş kabukları, buruşturulmuş fişler ve daha başka minik ıvır zıvırla doluydu.