Sevmemiş, ama hiç hiç hiç sevmemiş,
Sevilmemişler...
Marlin Monronun gözleri
Íşte o kadar
Duru bir denize benziyordu der miyim
Bir alaca şafağa,
Seher vaktinde çiçeklere,
Aydınlık bir akar suya benziyordu
Der miyim,
Kederden çıldıyordu,
Utançtan kahroluyordu
Der miyim
Marlin Monronun gözleri
İşte o kadar İşte o kadar
İşte o kadar köpoğlu köpekler
Sımsıcak tutuyorum bir şeyi
Önüme bir adam çıkıyor
Amma da kocaman gözleri var
Amma da çok ağlamış
Amma da çok çiçek açmış
Amma da çok yüregi,
Amma da çok yüregi sıcak
Amma da çok yalnızlıktan geberiyor
Amma da çok mavi tutuyor.
Evrenin cümle canlısı cansızı
Çiçek açacak bir ağızdan
İğne atsan yere düşmeyecek yıldızdan
Sıcak dedim ama ne sıcak
Bir yalım rüzgarı sarmış dört yanımı
Önümde taş gibi bir karanlık
Taş gibi kurşun gibi bir gece
Dünya yalım yalım olmuş vay ne sıcak
Toprak deniz gökyüzü yıldız tomurcukları
Dokunsan çatlayacak.
Aldım getirdim bu gece
Elimi aydınlık bir suya soktum
Elim ışığa bulandı
Elim ağaçları okşadı bu gece
Bir ışık yeşili bir bıçak yeşili
Bir güneş çizgisi geçti alnımdan
Alnımı uzak bir yagmura dayadım
Sıtmalar içinde yanıyorum
Sıcak ama ne kadar da sıcak
Bu gece dünyanın bütün göklerinden
Belalı Işık yeşili bir yağmur yağacak
Başımı göğsüme dayadım
Başımı uzak bir yağmura dayadım
Bu gece sabaha kadar ağladım.
Köy çocukları,
Diz dize vererek
Koyu sögüt gölgelerinde
Peri masalları söyler,
Peri masallar dinerdik...
Sogüt dallarında
Peri kanatlar asılıydı...
Samanyolları’nda,
Peri mezraları vardı.
Hepsini görürdük
Bir damla kan
Ve bin damla gözyaşı
Var sanırdık...
Kanı alnımıza sürer, Göz yaşiyle yıkanırdık,
Ekmegimizi dürer,
Kan kuruyunca alnımızda
Agaç matramız yanımızda, Köye dönerdik...
Viran kalasın Çukurova
Yere batsın Adana şehri
Yürürler geri
Bir ak bulut açar
Koskocaman bir çiçekli ışık gibi açar
Ötede ovanın öbür ucunda
Denizin üstünde salınır
Ne olurdu arayıp bulsaydın beni? Çocukken oynadığımız saklambaçlarda olduğu gibi sobe deseydin. Nereye saklanırsan saklan kokundan bulurum diye devam etseydin. Neden hâlâ yoksun, neden beni bulmuyorsun? Yoksa kokumu mu unuttun sevgilim?
Gökkuşağına benzettim seni, her rengine ayrı ayrı âşık oldum. Ne vakit gönlüme düştün ne vakit ruhum ruhuna karıştı hiç bilemedim. Sanki bu dünyaya gelme amacım sadece seni sevmekti sevgilim.
"Yanık saçlarımıza, eski elbiselerimize, adam başına düşen tek temiz eldivenimiz ve aptallık edip giydiğimiz ayağımızı inciten sıkı ayakkabılarımıza ragmen zengin genç hanimefendilerin bizden daha çok eglendiklerini hiç sanmıyorum.”
Hayır, göz kırkmak bir hanımefendiye yakışmaz. Bir terslik olursa kaşlarımı kaldırırım, her şey yolundaysa da başımı yukarı aşağı sallarım. Şimdi omuzlarını dik tut, küçük adımlar at ve biriyle tanıştırıldığında el sıkma. Bu doğru değil.