Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Papatyamdan Ntlar
'İnsan olmasaydım eğer ,birbirini çok seven iki insanı kavuşturacak bir tren bileti veya koparılmaya yüz tutmuş bir papatya yaprağı olmak isterdim.'
'İnsan başına gelmediği bir şeyin ne demek olduğunu bilmezmiş.'
'Aslında insan yüreğindekileri kaybedince değil, yüreğindekilerden gram değer görmeyince
Merhaba sevgili kitapseverler
Romantika bitti. Bu da yine hemen okumak isteyip de araya işler karıştığı için çabucak bitiremediğim bir kitap oldu.
Romantika evliliklerinde mutsuz olan, eşleriyle neredeyse iletişimi kopan ama belki toplum için belki gelenekler için belki de başka sebeplerden sürüp giden evlilikleriyle beraber neredeyse bir ömür süren yasak bir aşkı anlatıyor. Eskiden üniversite hocası biri ve onun öğrencisinin yıllar sonra karşılaşması ile başlayan bir aşk. Bu öyle bir aşk ki önceleri yıllarca sadece uzaktan görerek, mektuplaşarak ve telefonda konuşarak sürüyor ve hiç bitmiyor. Gerçekten de aralarındaki sevgi, saygı, bağlılık ve nezaket ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Okurken kendinizi orada gibi hissediyorsunuz. Ben severek okudum.
“Bir gün aşk ihtilaldir demiştiniz. Bu sözün anlamını şimdi anlıyorum. Aşk gelince, gerçekten yeni bir dünya kuruluyormuş. İçimde, varlığından haberli bile olmadığım yeni duygular keşfediyorum. Eskiden göl balığıydım . Şimdi akıntıya karşı yüzen bir sazanım."
"Aşk doğal afete benzer... İstemekle gerçekleşmez ki. Kendiliğinden gelir."
"Herkesin hayatta bir kez bir mucize yaşamak hakkı olduğuna inanıyorum. Benin payıma düşen mucize de sensin."
"Yurdu yurt yapan, taş toprak değil, orada insanların yaşıyor olmasıdır. İnsansız yurt olmaz. O yüzden yurtseverliğin ilk şartınının, insanlara suçlu bile olsalar, insanca davranmak olduğunu sanıyorum."
Küçük Ağaç’ın Eğitimi öncelikle, yazarın büyük bir duyarlılıkla bütünleştiği Kızılderili bir çocuğun ruhunu yansıtıyor. Olayları aktaran 1. tekil kişi, kahraman anlatıcı, metindeki adıyla Küçük Ağaç, başından geçenleri algıladığı ve hatırladığı kadarıyla okuyucuya aktarıyor. Yaşamayı öğrenmeye çalışan bir çocuğun gözleri ve duyguları bize okumamız
564 syf.
8/10 puan verdi
Çok severek okudum, anlatım şahane zaten. Keeland yine döktürmüş. Ben okuduktan sonra basmaya karar vermiş yayınevi ya neyse.
Stella kimyacı, koku uzmanı ama gecinmekte zorlanıyor. Ev arkadaşının bir kaç kıyafetini de alarak taşınması ve payına düşen 2 aylık kira için verdiği çekin de karşılıksız çıkması ile zor zamanlar geçirir. Birgün posta kutusunda gördüğü bir düğün davetiyesini kendinin zannederek alıp açar. Mekan hiçbir zaman gidemeyeceği bir yerdir, çekten de zarar edince yakın arkadaşı ile Fisher ve Eveleyn olarak düğüne katılmaya karar verirler. Sağdıç Hudson Stella ile Evelyn olarak tanışıp içkilerin içinde ne olduğunu bulma iddiasına girerler. Hudson ondan etkilenir ve onu tanımak adına birkaç soru sorar. Tabi Hudson'ın gelinin kardeşi olduğunu bilmeyen Stella Olivia'nın yakın arkadaşı olduğunu söyler. Fakat bilmediği şey Hudson'ın Olivia'yi tanıdığıdır... Kitabı anlatmıycam tabiki, yazarın tarzı, çizgisi belli. Şaşırtmıyor ve yanıltmıyor. Severek okudum, tavsiye ederim.
Yorumlarını okuyup beklentimi düşürerek başladım bu kitaba. Ancak ben yorumların aksine kitabı severek okudum. Kitaptaki o karanlık hava, çok hoşuma gitti. Hal’in borç içinde yüzerken mucize gibi beliren davetiye üzerine hiç tanımadığı Bayan Westaway’in malikanesine kendi payına düşen mirası almak için yola çıkar. Konusu ilgimi çekmişti, bayağı da merak ettim. Olay üstüne olay yaşanması yerine Hal’in düşünceleri baskın olarak anlatıldığı için biraz durağan ilerliyordu. Olaylar, biraz yavaş ilerlese de merak dozunu etkilemiyordu bence. Westaway ailesiyle tanıştıktan sonra aklımda birçok teori ürettim ancak ters köşe oldum diyebilirim. Bu nedenle beklentilerimi karşıladı. Son sayfalarda artan gerilimle tatmin eden bir sonuca varıldı.
416 syf.
·
Puan vermedi
Biz kadınlar kendi kendimizin düşmanı değil miyiz?
Bir çok zaman kolay kendi hayatımızı kendimiz baltalıyor, fakat bunu çok geç olana kadar fark edemiyoruz.
Bunu fark edip bir ayaklanabilsek, tüm dünyayı ayaklarımızın altına alabilir miyiz?
Ben tüm dünyayı topuklarımın altına alabilir miydim? Yoksa dünya denilen o aynadaki yansımamı göremeden,
