"Ona acıyan da yoktu; ne durumda olduğunu anlamak isteyen yoktu ki, ona acıyan olsun!"
Sayfa 57 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
"Gücüm tükendi. Gözlerimde ışık kalmadı. Tam kıyısındayım artık uçurumun."
Sayfa 46 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
"Ölüm! Evet, ölüm! Hiçbiri bilmiyor, bilmek de istemiyor, acımıyor bile. Vur patlasın çal oynasın! Umurlarında değil, oysa onlar da ölecek. Ne aptalca. Önce ben öleceğim, onlar daha sonra, ama onların da başına aynı şey gelecek. Oysa onlar gülüp eğleniyor. Aşağılık yaratıklar!"
Sayfa 46 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Okur Takip Önerileri
"Yaşıyordum.. Bir yaşamım vardı, ama şimdi usulca elimden kayıyor ve ben onu tutamıyorum."
Sayfa 45 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
"Kendi hayatını mahvettiği gibi başkalarının hayatlarını da zehirlediği düşüncesiyle yalnız kaldı.Üstelik bu zehir azalmak şöyle dursun gitgide tüm varlığını ele geçiriyordu."
Sayfa 41 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
"Herkes tarafından unutulmak, kendisine karşı yapılmış büyük bir haksızlık, acımasızlık gibi geliyordu ona."
Sayfa 23 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
"Üç gün boyunca gece gündüz acılar içinde kıvranmak, sonra da ölüm... Bu her an benim de başıma gelebilir..."
Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
"Bu dünyada karşılıksız hayır işlenmediğini öğrendim."
Sayfa 71 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
"Hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler de var. Ölünceye kadar insanın sırtından atamayacağı şeyler de var..."
Sayfa 60 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
''O gelmez artık!'' dedi.
''Nereden biliyorsun?'' dedim.
''Gidişinden belliydi!'' dedi.
Sayfa 38 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
"Sevincin kundakçısı, hüznün arması. Süreğen korkusu inceliğin. Ayrılık o küçük ölüm, usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan."
"İyiliğin küfre dönmesi ayrılık. Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya."
Ayrılık ne biliyor musun?
"Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık. Ödünç sesle konuşan bir kalabalık içinde kendi sesiyle silinmek. Birdenbire büyümesi, gülüşü artık yaprak kıpırdatmayan bir çocuğun. İnsanın yaşlandıkça kendi kuyusuna düşmesi. Bir kadının yatağına uzanan kül bağlamış bir gövde. Saçına rüzgâr, sesine ışık düşürememek kimsenin."