Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Beyza Burak

Beyza Burak
@pesimistpisi
83 syf.
·
Puan vermedi
Satranç
SatrançStefan Zweig
8.4/10 · 237,1bin okunma
Reklam
"Hayatın bitmek bilmez binbir işlerinin arasında sahip olmamız gereken gerçek düşünceleri kaybediyoruz. Hiç durmaksızın en iyi yemek ve içecekleri, en rahat oturacak ve yatacak yerleri hazırlamayı düşünüyoruz. Hepimiz budalaca, giyinip süslenmeye ve değerli vaktimizi zevk ve eğlence içinde geçirmeye çalışıyoruz. Memleketimizde artık maneviyatla uğraşan neredeyse hiç kimse kalmamış gibidir. Yarınlarımızı düşünen idealist insanlar kayboldu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendinize zarar verecek alışkanlıklar edinmeyin! Çünkü bir insanda bir alışkanlık kökleşti mi, o insan artık o alışkanlığın kölesi olur. Sizler hiçbikimsenin ve hiçbir şeyin kölesi olmayın! Eğer bir süre tembellik yakanıza yapışır ya da herhangi zarar verici bir oyun, bir eğlence sizi kendine çekmeye başlarsa, o anda duygularınıza ve olur olmaz isteklerinize hâkim olun. Hayatınıza en faydalı olabilecek bir şekilde çalışmaya ve hareket etmeye kendinizi mecbur bilin. Bir kötülük yaptığınıza inanıyorsanız, bunu kendi kendinize itiraf etmekten ve bunu telâfi etmekten çekinmeyin. İleriki yıllarda sizi utandıracak şeylerden şimdiden uzak durmakla manen güçlü olun."
Okula daha önceden devam etmiş olan ve o yıl okula yeniden kaydı yapılan öğrenciler, Raçinski'nin dersine geldikleri zaman, öğretmenin ders kürsüsünün tertemiz olduğunu fark ettiler. Kürsüsünün üstü temiz beyaz bir bez ile örtülmüş, bir köşesine de bir çiçek saksısı konmuştu. Öğretmenin arkasındaki duvara ise, iki küçük güzel ve şirin bir manzara resmi asılmıştı. Raçinski: "Bu derste hepimiz beraber çalışacağız. Siz beni tanıyacaksınız, ben de sizi tanıyacağım. Ben sizi çok yakından tanımak isterim. Siz de benim nasıl ders verdiğimi böylece görürsünüz." Raçinski bu sözleri o kadar tatlı o kadar yumuşaklıkla söylemişti ki, kıştan sonra gelen ilkbahar havası gibi, birden sınıfın içini ılıman bir iklim kaplamıştı.
Reklam
Eğitim yılları az ve eğitimi kalitesiz olan küçük okullar, bir kibrit çöpünün alevine benzer. Işığı birkaç saniye sürer. Yanınca, etrafında ancak birkaç metrelik bir alanı aydınlatır. Milletin kafasındaki karanlığı yırtmak için deniz feneri kadar ışık saçan büyük lambalar ve projektörler gereklidir.
Niçin şehirlerdeki evlerimizin pencereleri büyük olsun da, köylerdeki evlerin pencereleri küçük cam parçalarından ibaret kalsın? Cam parçaları da kırılınca, onların yerlerini kâğıt ya da bezden paçavralarla kapasınlar? Acaba köylülerin, ışığa, ısıya ve temiz havaya daha mı az ihtiyaçları vardır? Ama siz de bilirsiniz ki, büyük pencereler için büyük camlar lâzımdır. Bunlar ise pahalıdır. İşte bu nedenle köylülerin bir kısmı evlerine pencere bile açmaktan mahrumdurlar.
Kör doğan köpek yavrularının gözleri bile bir iki hafta sonra açılır. Halbuki, Rus milletinin gözü; yüz, beş yüz, belki de bin yıldan beri açılmamıştır. Bu gerçeği düşünmek bile insanın içine ürperti veriyor.
%12 (48/390)
Beyoğlu Rapsodisi
Beyoğlu RapsodisiAhmet Ümit
8.3/10 · 27,2bin okunma
Beyza Burak tekrar paylaştı.
Kitap okuma grubuma katılmak için mesaj atabilirsiniz. Hayatımda iki tane dönüm noktası var: 1- Hayatın kitap okumaktan ibaret olduğunu anlamam 2- Hayatın kitap okumaktan ibaret olmadığını anlamam
Reklam
%21 (41/190)
Aziz İstanbul
Aziz İstanbulYahya Kemal Beyatlı
8.6/10 · 721 okunma
"Bunlar cahil,sarhoş ve aç bir halktan oluşmuş büyük bir devletin, bataklıklar üstüne taşlardan yapılmış yüksek kalelerden farksız olduğunu bilmek istemiyorlar."
126 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.