Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
''Başka başka kişiler oldun sen, bütün başkaları oldun. Ama asla kimse olmadın.''
İnsan, kapalı bir pencerenin dibindeki vızıldayan kör ve nafile bir böcekten başka nedir ki?
Reklam
Kimseyle alay etme, asla kimseyi gülünç duruma düşürme, kalbinin en ücra köşesinde bile yapma bunu. İnsan yaşamı alaya alınamayacak kadar hüzünlü ve ciddidir.
Ben kendimi, kendimin bir fikri olmaktan başka türlü asla algılamadım.
“Susuyorum. Konuşursam anlaşılmayacağım. Ben susarak anlaşılmamayı tercih ederim.”
İnsan, kapalı bir pencerenin dibinde vızıldıyan kör ve nafile bir böcekten başka nedir ki? Pencerenin ötesindeki ışık ve ısı odağını içgüdüsel olarak hisseder. Ama kördür, göremez; ışıkla arasına giren şeyi de göremez. Dolayısıyla, gözü dönmüş bir halde ışığa yaklaşmaya çalışır. Işıktan uzaklaşsa da, pencereden geçerek ona asla yaklaşamaz. Bilim, bu böceğe nasıl yardım edebilir? Camın yüzeyinin eğri büğrülüğünü, pürüzlerini keşfedebilir, kimi yerinin daha kalın kimi yerinin daha ince olduğunu, bir yerinin daha kaba başka yerinin daha incelikli olduğunu saptayabilir. Ama kibar filozof, bütün bunlarla ışığa ne kadar yaklaşabilir? Gerçekten görebilecek kadar yakın olabilir mi? Sanırım dışardaki ışığa kendini fırlatabilmek için, pencereyi bir biçimde zorlamayı her şeye rağmen başaran dahi insan ya da şairdir. O zaman da, herkesten çok daha öteye gitmenin sıcaklığını ve sevincini hisseder; ama o bile hep kör değil midir? Ezeli Hakikati gerçekten daha yakından tanıyabilir mi o? İzin verin metaforu biraz daha sürdüreyim. Kimileri pencereden ters yönde geri geri uzaklaşır ve önünde pencereyi bulamayınca, işte, o zaman "Camı aştık!" diye haykırırlar.
Reklam
Öyle düşüncelerim var ki, zaman zaman kendimi delirmiş sanıyorum. Bu düşüncelerin derinliklerinin ne anlama geldiğini bilmiyorum; bunu öğrenmeye çalışacak cesaretim de yok. Yalnızca bunu düşünmek bile beni delirtiyor. Bu düşünceleri analiz etme fikri beni korkutuyor. Çünkü onların tabiatı böyle. Nasıl bir entellektüel baş dönmesi!...
İşte, oturmuş masamda yazıyorum, kalem elimde ve aniden evrenin gizemi paldır küldür üzerime çullanıyor, duruyorum, ürperiyorum,korkuyorum. O an artık hissetmemek istiyorum, kendimi öldürmek, başımı duvarlara vurmak istiyorum.
Açgözlü ve ateşli bir okur olsam da, okuduğum kitapların hiçbirini hatırlamıyorum; okuduklarım benim ruh hallerimdi, düşlerdi, daha doğrusu düşe teşviktiler. Olaylardan, dışsal şeylerden bende kalan anı bile muğlaktır, tutarsızdır. Geçmiş yaşamımdan bana ne kadar az şey kaldığını saptadığımda ürperiyorum. Ben ki geçip giden günün bir rüya olduğunu söylerim, kendim bu geçici günün herhangi bir şeyinden bile azım.
Fiziksel baş dönmesinde, dış dünyanın etrafında döndüğünü hissedersin; manevi baş dönmesinde ise iç dünyanın döndüğü hissedilir. Nesneler arasındaki gerçek ilişkilerin anlamını bir süreliğine yitirdiğimi, kavrayış gücümün kalmadığını, zihnimin bir tür yarı uyku uçurumuna sürüklendiğini sanırım.
Sayfa 17
Reklam
Bana gülüyorlar, benimle alay ediyorlar, bana inanmıyorlar; olağandışı biri olmayı arzuladığımı söylüyorlar, ama bu olağandışı olma arzusunu analiz etmek için bir şey yapmıyorlar. Olağandışı olmak ile olağandışı görünmek arasındaki tüm farkın bu arzuya dair bilinçten kaynaklandığını kimse anlamıyor.
Sayfa 17
Günün birinde bir hakikati, metafizik bir hakikati keşfedememekten korkuyordum. Bu kaygı neden?
Sayfa 23
Göğüs kafesimde kalbim onbin kez parçalandı. Kaç kez hıçkırıklarla sarsıldığımı sayamam; yüreğimi kül eden acıları da. Yine de, gözlerimi yaşla dolduran ve beni rüzgarın altındaki bir yaprak gibi titreten şeyler gördüm. Yaşamlarını, umutlarını, velhasıl her şeylerini başkaları için feda eden erkekler ve kadınlar gördüm. Öyle fedakarca eylemler gördüm ki sevinçten gözyaşları döktüm. Herhangi bir şeyin bedeli olmasalar bile, bunlar güzel şeyler diye düşündüm. Bunlar, dünya denen şu dışkı yığınının üzerine düşen saf güneş ışınları.
Sayfa 33
Yüksek ideallere, saf ve soylu ideallere sahip olduğunu bildiğinden, aynı zamanda kendini ahlaksız, baştan çıkmış, tenin bütün rezilliklerine ve dehşetine kapılmış biri olarak gördüğünden; kendini idealleştirmesini sağlayan erdemi yitirmiş olduğundan, başkalarını idealleştirmeyi bilen erdemi de yitirmişti.
Sayfa 44
Kitaplardan alınabilecek zevkin yerine doğayla temasın ve yaşamı gözlemlemenin verdiği doğrudan zevk rahatlıkla konabilir.
Sayfa 57
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.