Nazım Hikmet, kaçak olduğu ve polisler tarafından arandığı bir dönemde sevgilisi Piraye ile buluşmak ister.
Bu sebeple de güvendiği bir arkadaşı ile haber uçurur Piraye'ye.
Fakat Nazım Hikmet'in bu arkadaşı sanıldığı gibi güvenilir biri değildir.
Öyle ki bu arkadaş polislere"Nazım, Gülhane Parkın'da, en ulu ceviz ağacının altında olacak" diye haber uçurur.
Gelgelelim buluşma günü gelip çatar, Piraye'nin hasreti ile yanıp tutuşan Nazım Hikmet, Gülhane parkına gelir.
Gelir gelmesine de her yer polis kaynamaktadır.
Derken polislere görünmemek için meşhur ceviz ağacına tırmanıverir.
Nazım ağacın tepesindeyken, sevgilisi Piraye ağacın altında belirir ve onu beklemeye başlar.
Polisler ise uzaktan Piraye'yi gözetlemekte, Nazım'ın onun yanına gelmesini beklemektedir.
Bizim şair ne ağaçtan inebilir ne de sesini duyurabilir sevdasına.
Ve çaresiz yanından hiç ayırmadığı kâğıdını ve kalemini çıkarıp o meşhur şiirini yazar.
" Başım köpük köpük bulut içim dışım deniz
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda
Budak budak serham serham ihtiyar bir ceviz
Ne sen bunun farkındasın ne polis farkında
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkın'da
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril
Koparıver gülüm gözlerinin yaşını sil
Yapraklarım ellerimdir yüz bin elim var
Yüz bin elle dokunurum sana İstanbul'a
Yüz bin yürek gibi çarpar çarpar yapraklarım."