Ardımda, kentin içinde, geniş ve dümdüz yollarda, lambaların soğuk aydınlığında korkunç bir toplumsal olay can çekişiyordu: Pazar gününün bitişiydi bu.
Bu neşeli, akıllı uslu insan sesleri arasında yalnızım. Bütün bu insanlar, vakitlerini dertleşmekle, aynı düşüncede olduklarını anlayıp mutluluk duymakla geçiriyorlar. Tanrı aşkına, hep birlikte aynı şeyleri düşünmeye ne kadar da önem veriyorlar.
Duygu, yapılan hareketlerle oluşur. Duygunun değeri edimlerden sonra ortaya çıkar. Öyleyse duygunun kılavuzluğunda yürümek doğru olmaz. Duygu bana doğru yolu göstermez çünkü.