"Daha anlatsana," dedim.
"Hoşuna mı gitti?"
"Hem de çok. Seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre boyunca hiç durmadan laflamak isterdim."
"Benzinimiz yeter mi ki?"
"Yalancıktan doldurursak yeter."
Tutku ve kızgınlık ateştendi ve bu ateş olanca kudretiyle çatırdayarak yanıyor, âdeta canlı bir varlık gibi nefes alıp veriyordu. Keder ise insanı yutan bir bataklıktı. Çırpındıkça sizi daha da derine çekiyordu.