“Ben,” diye açıklamaya başladı, “insan beynini boş bir çatı katına benzetiyorum. Orayı kendi seçtiğin mobilyalarla donatmalısın. Aptal biri, bulduğu her çeşit kütüğü içeri atar ve böylece işine yarayabilecek bilgiler kalabalık yüzünden dışarıda kalır. Ya da en iyi ihtimalle bir sürü başka eşya içinde onu bulmak zorlaşır. Becerikli bir insan beyin katına ne koyacağına çok dikkat etmelidir. Sadece işini yapmasına yarayacak aletlere sahip olmalıdır ama çok iyi seçilmiş birçok alete.. ve bunlar en doğru sırada yerleştirilmiş olmalı. Odanın esnek duvarları olduğunu ve her hacme genişleyebileceğini düşünmek hatadır. Gün gelir her yeni bilgi eklemesi yüzünden önceden bildiğin bir şeyi unutursun. Bu yüzden gerekli bilgileri bir dirsekle dışarı itecek gereksiz bilgileri edinmekten kaçınmak gerek.”
Hadîs-i şerîfte : " Olabilecek firsata yetiş. Yarını bekleme. Sana Yarınki olaydan kim tekeffül edebilir?" buyrulmaktadır. .
.
Hafsa binti Sîrin de gençlere : "Ey gençler cemaati! Gayret ve metanetle çalışın. Çünkü gayret ve metanetle çalışmak , gençlik vaktindedir. " diye seslenirdi. .
Başka bir hadîs-i şerîfte :" Kıyamet gününde en çok hesabda kalan, sıhhatli olduğu halde boş vakit geçirendir. " diğer bir hadîs-i şerîfte "Boş vakit ve sıhhat , birçok insanların onlarda aldandığı büyük nimetlerdir. " buyrulmaktadır. Binaenaleyh, on altı ile yirmi bir yaş arası, müdrike kuvvetinin çalışması ve hâfize kuvvetinin değerlendirilmesi zamanıdır. Mesela on altı - on yedi yaşlarında yarım saatte bir sayfa kitabı ezberleyen, yirmi iki - yirmi üç yaşlarında beş saate bir sayfayı ezberleyemez. Ender insan zabt ve ezberleme kabiliyetini otuza kadar muhafaza edebilir. .
.
“Ne yapacaksınız bay Poirot?”
-Onunla konuşacağım. Bir şey saklayan birisinin en çok korktuğu şey konuşmadır. Bir konuşma insanın sırlarını ortaya verebilir. Bir Fransız düşünürün dediği gibi: İnsan konuşmayı, düşünmemek için icat etti. İnsanlar konuşurken karakterini ve sırlarını aşina ederler.
İşin kötüsü, adaletten taraf olan insanlar ekseriyetle en büyük acıları çekiyor, diğer taraftakiler de hakikatin sesine kulaklarını tıkıyorlar. Ama önümüze hangi engeller çıkarsa çıksın, vazifemiz, yaşama hakkını müdafaa etmektir.
“Yapraklar uçuşuna şer aşikar olur, çünkü kafirler rahatları ne zaman bozulsa ortalığı gürültüye verirler. Hacı Muhyiddin, dünya bu yaprakların bir emsali değil de nedir? Dünya, bir yaprak yığınından farksızdır.”
"Deli misiniz siz?" diye sordu delikanlı biraz uzaklaşınca. "Onu neden böyle yanıtladınız?" '"Sana hayatın çok basit bir yasasını göstermek için: Gözümüzün önünde büyük hazineler olduğu zaman asla göremeyiz onları. Peki, neden bilir misin? Çünkü insanlar hazineye inanmazlar."
Ve tıpkı daha önce Simyacı’nın da söylediği gibi mutluluğun, çölün küçük bir kum tanesi Yaratılış’ın bir anıdır ve evren, onu yaratmak için milyonlarca, milyonlarca yıl uğraşmıştır.”