Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Memleket Hikayeleri
Memleket Hikayeleri
Portakal Bahçeleri bölümünü okurken hayatta dönüşmekten en çok korktuğum tiple karşılaştım: YORGUN İDEALİST... Allah korusun.
Allah bir tohuma binlerce yıllık yaşam programını saklıyorken, senin dualarına sonsuzluğu gizlemez mi? Odundan nar veren, odundan portakal veren, odundan elma veren, odundan rengarenk çiçekler var eden, senin dertlerinden cennet bahçeleri var etmez mi sanıyorsun?
Reklam
Kırık Pusula
kaybolan benliğim bir kirişe gömülü bulundu kalıplar arasına sıkışmış şehirlerin isyanıydım oysa ben kanım kesilip iliklerim donduğu zaman tenimi kavurdu eksik demirlerin çilesi acı bir kayıp hikâyesi bu kırılmış insanın pusulası yalnız ağır bir koku tarif ediyor insanlığın yurdunu keskin, dayanılması zor bir koku gerisi ötesiz bir coğrafya çıplak ovalar, hırçın dağlar, yıkık şehirler çekilmiş nehirler vatan diye bedenime sarılışım itiraf ediyorum korkudandı cılız, sessiz bir korkudan beynimde harçlanan fikirleri döşeyemedim sitelerin yapısına çürük bariyerlerle çevrilmişti bahçeleri ne bir portakal kokusu ne bir çocuk sesi evlerin kenarlarında yalnız donmuş çiçekler solmuş bir dağ menekşesi, ölü bir gül delik bir semaver, yırtık bir hortum kırık bir salıncak buydu sarsıntıdan onlara kalan ancak
İlhan Kurt
İlhan Kurt
DÜŞÜNÜRKEN ÖLDÜ
Tahterevalli bir alçaldı bir yükseldi. Dengeyi düşündü, ardından dengeyi tanımladı. Dengeyi tanımlayamadı. “Biliyor musun? Galiba neyin ne olduğunu bilmiyoruz Ayşe. Başta bunu öğrenmek lazım” dedi. “Ne alaka şimdi durup dururken?”. “Bilmem”. Daha da konuşmadı. Sözcükler dişlerine takıldı. Diliyle geri itti. “Anlamazlar ki sizi, anlaşılmayız” diye
Şu yeryüzünde üç milyarı aşkın insan yaşar yavrum, üç milyarı aşkın yürek atar, durur. Şu üç milyarı aşkın insanların bir kısmı aç, bir kısmı hasta, bir kısmı yaşlı, bir kısmı aşık. Dünyanın neresinde olursa olsun, sevda için yanan binlerce insan vardır. Ve biz, bu üç milyardan yalnız iki kişiyiz. Her şeyin bir kanunu vardır. Ama sevdanın kanunu,
Çocuktuk İşte!
Hey gidi Yumuktepe, çocukluğumun diyarı Hurafeler dolaşır her bir yandan Kimisi krallar yaşadı, kimisi sultanlar Depremler yıkmış bu krallıkları derler Biz bilmezdik krallıkları Çocuktuk işte O tepeye önce kim çıkar der koşardık Sonra bir kule vardı tepenin orta yerinde Çıkardık en yükseğe kulenin Bırakırdık kendimizi kayardık aşağıya Bahçeleri
Reklam
Portakal bahçesinde böğürtlen çığlığı
Sıcak yaz havası nemi de beraberinde getiriyordu Akdeniz’e. Yakıcı, kavurucu sıcaklığıyla bu nemli hava basıncı üzerinize giydiğiniz elbiselerin bedeninize yapışmasına neden oluyordu. Yollarda yürüyen insanların yüzlerinden ter, şırıl şırıl akıyordu aşağı doğru. Sokaklar cıvıl, cıvıl çocuk sesleriyle dolarken, üzerinde sebze-meyve dolu olan
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.